HAVZALARIN ZENGİNLİĞİ

Devlet yönetimi, yapay devletlerin sınırları içerisinde; İbn Haldun'un "Mukaddime"si; Adam Smith'in "Milletlerin Zenginliği"; Karl Marks'ın,"Das Kapital"de belirlenen, asabiyeti ele geçirmiş hükümran sınıflar değil!.. Yenilikçi fikrim: "Havzaların Zenginliği ve İade Kuramı", havza sakini emekçilerin asabiyeti, denetimi ile doğal havza sınırları içerisinde olmalıdır!.. İade Kuramım ile “ birim-emek-değerin” kişiye ve kamuya has tespiti "gün/yevmiye-iş gücü" ölçeğinde yeniden yapılmalıdır.

8 Mayıs 2024 Çarşamba

KARL MARKS NEREDE YANLIŞ YAPTI?...


1.NOT

*Komünist Manifesto: Tüm dünyaya seslenerek “İşçi sınıfının vatanı yoktur “, “bütün dünya işçileri birleşin” ilanını gerçekleştirdi.

*“Komünist Manifestonun Eleştirisi ve Havza İşçi Devleti Bildirisini” yazarak eleştirel, eleştirinin, eleştirisini; havzasal bazda, sınıf temelli olarak yaptım.

*İşçi sınıfının vatanı vardır diyorum, tüm dünyaya sesleniyorum: “işçi sınıfının vatanı, sınırları belirli havza yaşam-yağış alanlarıdır”,” bütün tali ve ana havzaların işçileri ortak faydada anlaşarak birleşin.” -diyorum.

*Bütün havza sakini emekçiler, hep birlikte, önce tali, sonra ortak faydalarda anlaşarak; onurlu ittifaklarla ana havzalarında ve daha sonra da, komşu havza sakini emekçilerle birlik olup,"ortak fayda" da anlaşarak, ortaklaşa hareket edebilir diyorum.


2.NOT: Bu bildiri;

T.C.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI

TELİF HAKLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 

İLİM EDEBİYAT ESERLERİNE İLİŞKİN KAYIT-TESCİL BELGESİ

içerisinde yayımlanmıştır.

Doğrulama Kodu : 7a61a8b3-b08c-4ac3-ad8c-9b4bdaab4883

Kayıt-Tescil No: 2021-5453

Kayıt-Tescil Tarihi:28.09.2021


r.keklikci23@gmail.com

havzaiscidevleti.blogspot.com

@Havza_Devleti



KOMÜNİST PARTİ 

MANİFESTOSU'NUN

ELEŞTİRİSİ



KARL MARKS NEREDE YANLIŞ YAPTI?...

Karl Marks ve ardılları, “Komünist Parti Manifestosu ve Komünizmin İlkeleri” ile kurulması istenen, “yapay-ulus-üniter-komünist-işçi sınıfı devletlerinin kurulmasını istediler!...

 Bir devletin kurulması için olmazsa olmaz üç şart: İnsan, toprak ve sınırdır.

İnsan: Havza sakini emekçiler; toprak: havza yaşam-yağış alanı; sınır: havza yaşam-yağış alanı sınırıdır.

Ne Karl Marks’ın öncülleri, ne de ardılları, ne de kendisi, kurulmasını istedikleri işçi devletlerinin siyasi sınırlarını belirleyemediler!..

Havza yaşam-yağış alanı sınırlarını, kurulacak işçi devletlerinin, ”doğal devlet sınırı” siyasi sınırı olarak belirlenmesini sağlayamadılar!.. 

En büyük yanlış sınırsızlık idi!..

“Fransız Devrimi, radikal demokrasi bayrağı altında baldırı çıplak (=sans-culotte), ordularını, kardeşlik/mavi/barış, eşitlik/beyaz/ortaklık, özgürlük/kırmızı/Serbest ilan ederek Fransa sınırlarının ötelerine gönderdi.

Saraylara savaş, kulübelere barış. “Marseillaise”i yarattı.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:11

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Fransız devrimi: Sen Nehri Havzasında, özgürlük, eşitlik, kardeşlik meş'alesini yakmak için birlikte ayaklanan, kızıl yıldızı takip eden, burjuvazi ve emekçiler; sonunda burjuvazisinin hükümran olduğu sözde devrimci-ulus-işçilerin de söz hakkı olduğu, yapay bir ulus devletin kurulumunu gerçekleştirdiler!..

*Kızıl Yıldız, burjuvaziye ve emeğin-gücüne inana işçilere kılavuz oldu!..

*Emeğin kurtuluşuna giden kızıl yıldızı; Avrasyanın Ren, Weser, Elbe, Oder, Wistül, Düna, Volga, Don, Dinyeper, Bug, Dinyestr, Prut, Tuna, Po, Rhone, Ebro Tajo, Loire ve diğer havza sakini emekçiler de takip etmeye başladı!..

*”Mavi, beyaz, kırmızı” kurtuluşun renkleri, bayraklarına renk; “marseillaise” dillerine marş oldu: Hep bir ağızdan, yüksek sesle: ”Silah başına arkadaşlar/Taburlarınızı oluşturun.” –diyordu!..

““Ünlü laisses faire, laissez passer/Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler.” Hükümetlerin kapitalistlere az müdahale etmesi anlamına geliyordu.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels;Sayfa:14

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Feodal beylerin içinden çıkan, palazlanan ulusal burjuvaziye, büyük taviz veren tiranlar, başlarına gelecekleri tahmin bile edemediler!..

*Günün sosyolojisini iyi okuyan “Komünistler Birliği” önderleri, işçi sınıfının oluştuğu beldelerde, korkusuzca halkı ayaklanmaya teşvik ediyorlardı!..

*Kapitalist sistemin içinden çıkan sermaye/burjuvazi ve işçi sınıfı, çelişkili biçimde  “mülkiyetin temeli” nin değişmesini istiyorlardı!..

*Burjuvazi mülkiyet hakkının korunmasını, tanınmasını, devrini; işçi sınıfı, bireysel mülkiyetin komüne devrini istiyordu!.. Mülkiyetin temelleri sarsılmıştı!..

 Çelişki yamandı!.. Çelişki derindi!.. 1847 ayaklanmasında, devrim kendi çocuklarını yedi!..

Bezard ve Enfantin:

“Eğer gönül, insanın insan tarafından sömürülmesinin tamamıyla yok olmasını buyuruyorsa; eğer insanlığın, nereden geldiklerine bakılmaksızın bütün insanların toplumdan yeteneklerine göre değerlendirilecekleri bir ortama doğru gittiği doğruysa; o zaman açıktır ki, mülkiyetin temeli değiştirilmelidir.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:22-23

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Alt havza birimlerinden başlayan bu ayaklanmalar, ana havzaya yayılmaya başladı,  mülkiyetin kullanımının nasıl olacağına ait açıklayıcı düşünce, belirlenemediği için toplumsal ayaklanmalar, buhranlar, nümayişler yaşanmaya başladı!..

*Mülkiyet hakkının komün devlete devrini isteyen işçi sınıfı örgütleri; öncelikle Kıta Avrupa'sında boy göstermeye başladılar!..

*Bu istem mülkiyet ve mülkiyetin devir hakkının sınırsız genişlemesini, verasetten intikalini, devir olunmasını  isteyen burjuvazinin sert tepkisi ile karşılandı!..

*Mülkiyetin temeli iade kuramıma göre, bireyin, ailenin gün/yevmiye-işgücü, birim-emek-değerine göre, yeteneklerine göre belirlenemediği için derin toplumsal buhranlar artarak devam etti!..

“… Hegel kendi diyalektiği ile bütün bu sorunlara derinliğine daldı. Bu değişik çabalar çok geçmeden yeni bir felsefi görüş, diyalektik ve tarihsel materyalizm olarak Marks’ın ellerinde bir araya geldi.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:24

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Karl Marks, kendi deyişi ile başının üstüne duran, Hegel’in, “ diyalektik idealizm”ini, ayakları üstüne oturttuğunu söyledi!.. Ama!.. “diyalektik materyalizm’in de kıç üstü, yere çakıldığının farkında değil!..

*Hegel’in diyalektiği, dil-de ve doğada, doğal ama yapay materyal zincirleme hareketlilik olarak algılındı!...

*İnsan dimağında, tezahür eden: id, ide, idea ve “öznel mantık,” yargıların doğal insani iletişimi: dil de ki (diyalect) oluş, oluşum, olgulardır. – dedi!..

*Diyalektik materyalist felsefe yapanlar: Elmanın çiçek açması ve kırmızılaşması; çimenin yeşermesi; ormanın gün ışığını ve suyu emerek büyümesini; havza yaşam-yağış alanlarımızın oluşturması; doğal, diyalektik hareketlilik oluş, oluşum, olgulardır. - dediler!..

*Ama!.. metalik uçağın yapımı, hava alanından kalkması, havada uçması ve bir süre sonra, yere konması; insanın yapay, materyal oluş, oluşum olgularıdır. - denildi!...

*Bu durumda; “Diyalektik Materyalist Toplumsal Tarih: Doğal olarak oluşan; insanlar tarafından keşif edilmiş; üretim ve tüketim araçlarıyla;  yapay olarak şekillendirilen ilişkilerin; uzay-zaman-mekanda ki hareketliliğin; insan yapımı oluş, oluşum, olguları; sosyolojik/ toplumsal materyalist yapıları olarak algılandı!..

“Adam Smith’i ve David Ricardo’yu izleyen iktisatçılar, kapitalizmin doğal düzen olduğunu ilan etmişlerdi. Bu “doğal düzen”in aslında doğal olmadığını, bunun kırılabileceğini, insan doğasıyla çok daha uyum içerisinde ve çok daha az kasvetli toplumsal yapıların olanaklı olduğunu göstermek gerekiyordu.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels;Sayfa:25

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Doğal düzen: Havza yaşam-yağış alanı içerisinde kurulu, sınırları belirli “havza–iktisadi-siyaseti’nin” düzenidir; bu yenilikçi kavram, kendi uzay-zaman-mekanında, zemininde, düzleminde irdelenmeli ve incelenmelidir!..

*Tali havzalarda, havza sakini sermaye sınıfı işçiler tarafından oluşturulan; havza iktisadi-siyaseti, ana havza yaşam-yağış alanında da benze bir iktisadi-siyasi yapıyı oluşturur, olgu-laştırır!..

*Havzada iktisadi-siyasi oluş, oluşum, olgular; doğal olarak diğer komşu havzaları da direk, in-direk etkiler; pazarlarını kapsama alanına alır!..

*Milletlerin Zenginliği değil, Havzaların Zenginliklerini, iktisadi varlıklarını, iktisadi değerlerini: katma-değer, emek-değer ve artı-değerinin; “iade kuramını” ile adil-eşit-ortak  olarak sahibine, havza sakini emekçilere iade edilmesi gerekirdi!..

*Doğal düzen bu idi, doğal olanı: havza iktisadi-siyaseti pazar düzeni idi!..

*İade Kuramı: Gün/Yevmiye-işgücü ölçeğinde; birey, aile/hane halkı ve kamunun; ” birim-emek-değer”ini doğru tespit edip; adil-eşit-ortak olarak sahibine iade edilmesini, dolayısıyla doğal düzenin: Havza iktisadi-siyasetinin olgulaştırdığı, doğal havza pazar düzenidir!..

“Proudhon: Kendi kendisini eğitmiş bir matbaacıydı ve ilk ününü ustaca yazılmış ve etkileyici kitabı: Mülkiyet nedir? İle elde etmişti. Buna verdiği yanıt şuydu: Mülkiyet Hırsızlıktır.

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:29

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Kişinin emek-değeri iade kuramına göre sahibine verilmişse; kişi emeğinin karşılığında mülk edinmişse,  mülkiyet hırsızlık değil, emeğinin, alın terinin karşılığıdır ve kişinin helalinden kazanılmış hakkıdır!..

*Kişinin, helalinden kazanılmış mülkiyet hakkının, verasetten intikali de varislerinin helal hakkıdır!..

*Marks’ın öncüsü Proudhon’u, küçük burjuva olarak nitelemiştir!..

*Marks, bireyin mülkiyet hakkının komün devlete devrinden yanaydı!..

Ayet: “Yine bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkiyet ve hükümranlığı yalnız Allahın’dır. Sizin için Allah’tan başka ne bir dost ne bir yardımcı vardır.” - Bakara:107

*Yaratan, kullarına, mülkiyetin kendine ait olduğunu öğütlüyordu!..

*Komün toplumu oluşturacak olanlar, “proletarya diktatörlüğü” adına artı-değer’in; sahibine harcanmasını, sahibine iade edilmesini istemediler!..

*Komün devlet sermayesi Komünist Partiler marifetiyle,birikti ve savaş sanayine harcandı, kızıl ordular, hakim ulusun emperyalist gücü oldu!..

*Yapay işçi devletlerinde, kurulan komünlerde, mülkiyet gasp edildi; bu nedenledir ki beşeri buhranlar yaşandı, emekçilere hizmet etmekten vaaz geçildi!..

*Emekçileri sömürdüler, ezdiler, açlıktan, yokluktan ölümlerine sebep oldular!..

*Emekçiler adına, emekçileri sömüren, komünist parti liderleri, Diyalektik Materyalist Felsefe yaparak, yapay İşçi Devletlerinin kurulumunu oluşturdular!..

*Karl Mark ve ardılları. geçmişte, günümüzde ve gelecekte, sömürünün gerçek nedenini oluşturan toplum-bilimsel/sosyolojik, yenilikçi fikri sabiteler tespit ettiler!..

*İnsani iş gücünün, tüm tarihi dönemlerinin “diyalektik materyalist” felsefesi yapılarak; insanlığın üretim-tüketim ilişkileri tarihinin, uzay-zaman-mekan düzleminde, derinliğinde yeniden tanımladılar ve yeniden yazılmasına neden oldular!..

*Sömürü çarkının, geçmişte, günümüzde ve gelecekte nasıl döndüğünü, sınıfsal çelişki ile belirlediler!..

*Emekçilerin inanç ve güvenini kazanıp, işçi devleti yapılanmalarının; emekçilerin ortak faydasına olacağı zannıyla yeniden devletin inşasına giriştiler!..

*Diyalektik materyalist felsefe yapan zihinler, havza yaşam-yağış alanlarını, emperyalist kapitalist ve komünist wahşi güçlerin soygun, sömürü, savaş, işgal, istila, ilhak, talan ve tecavüzüne uğramasına neden oldular!..

*Bireyin, ailenin/hane halkının ve toplumun/kamunun; mülkiyet hakkının ve mülkiyetin verasetten devir hakkının ortadan kaldırıldılar; “yapay işçi devleti” yapılanmasının fikri/teorik ve uygulamalı/pratik temellerini attılar!..

*Karl Marks’ın ardılları, yapay işçi devletinin yapılanmasına girişerek tarih sahnesine çıktılar ve kısmen de olsa, bazı havzalarda, yapay işçi devletlerini kurmakta başarılı oldular!..

*Karl Marks ve ardılları: Lenin, Stalin, Mao, Enver Hoca, Ho Chi Minh, Tito, Kastro, Kim; “Diyalektik Materyalist Felsefe” ile hareket eden diğer liderler!..

*İşçi sınıfı adına sermaye sınıfının kökten, ortadan kalkmasını istediler!..

*Bireysel mülkiyet hakkının tanımadılar ve komün devlete devredilmesini sağladılar!..

*Birey, aile/hane halkı ve kamunun, mülkiyet haklarının, yeniden tanımlanmasını; mülkiyetin ve mülkiyetin verasetten intikalinin ve devrinin yeryüzünden silinmesini istediler!..

*Bu istemi, kuramsal olarak  benimseyip; ”iktisadi-siyasetin/ekonomi-politiğin” en büyük ve de onarılması zor yanlışlarını yaptılar!..

*Bu yanlış, havzasal/bölgesel savaşlara ve iki dünya savaşına; milyonlarca insanın ölümüne, kıyımına neden oldu, insanlığın içinde onarılmaz yaralar açtılar!..

*Küresel kapitalist ve küresel komünist sermaye devletlerinin (çözülmüş işçi devletlerinin)  üçüncü dünya savaşı alttan, alta başladı, UKRAY’na da sıcak savaşa dönüştü!..

*Küresel Kapitalistler NATO olarak , Balkanlara, Rodop’a, Karpatlara karargah kurma hazırlığındalar, üçüncü dünya savaşının içinden geçiyoruz!..

Weitling, işçilerin, onlara mülk sahipleri zorla kabul ettirilmiş bir yanlış kavram olan anavatanları yoktur, diyordu. İsa bir komünist, ilkel Hıristiyanlık ise, eşitliğin ve kardeşliğin parlak bir örneği idi .

Bu kitaplar, kırklarda, Almanca konuşan devrimci işçiler için bir tür komünist İncil görevi görmüşlerdir. Bir komünist oluşun ilk günlerinde, Marks bu kitaplara yüksek değer biçmiştir. Şöyle soruyordu:kendi kurtuluşuna ilişkin olarak burjuvazi, Weitling Garantieni’i gibi, bir yapıt gösterebilir mi,? Ve şöyle ekliyordu: “Nasıl ki İngiliz proletaryası Avrupa proletaryasının siyasal iktisatçısı ve Fransız proletaryası ise onun politikacısı olmuşsa Alman proletaryasının da onun teorisyeni olduğu söylenmelidir.

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels;Sayfa:33

Kuramsal eleştiriye katkı:

*İşçilerin anavatanları vardır. Bu vatan: sınırları doğada yaratanı tarafından belirlenmiş, havza yaşam-yağış alanlarıdır!..

*Almanya işçilerini nasyonal sosyalizme/Nazizme; teorisyen Hegel’in mantığı, idealist düşünceleri ve Weitling’in kutsal söylemleri mi hazırladı acaba?!.. Bu konuyu ciddi bir biçimde düşünmek ve irdelemek lazım?!..

*Komünistler Birliği, Thames, Loire, Sen, Ren, Veser, Elbe, Vistül, Tuna, Nyemen, Düna Nehir Havzalarında; havza sakini emekçileri ateşleyip, işçi sınıfına kılavuzluk yapınca, kılavuzu karga olanlarında burnu boktan çıkmadı mı acaba?!..

*Havzasal toplum/sosyoloji/içtimai yapı: Tarih boyunca, kendi içinden doğar, gelişir, yenilenir, yıkılır; yeniden yapılandırılır, küllerinden yeniden doğar; devinimsel toplumsal hareketlilik, ardışık, döngüsel olarak devam eder.

*Doğallık ve yapaylık iç içedir. İnsan eliyle bireysel ve toplumsal çıkarlara göre yapılandırılır!..

*Komünistler birliği, tüm bireylerin refah ve mutluluğu için “Diyalektik Materyalizmi” toplumsal yenilik olarak sunulmuştur ama uygulamada, bu felsefi çabanın da ütopya olduğu anlaşılmıştır!..

*Doğallığı, felsefe görüşü olarak benimseyen, diyalektik materyalist felsefe yapan siyasal iktisatçı teorisyenler; komün al yapılanmanın “doğal sınırını” belirleyememişlerdir.

*Devlet sınırının net olarak belirlenememesi nedeniyle, işçi devleti yapılandırılması eksik kalmıştır!..

*İşçi Devleti sınırı: Her ulusun yaşadığı, havza yaşam-yağış alanı sınırıdır.

*İççi devletlerinin kuruluşu, havzasal değil, enternasyonal örgütlenmeye gidildiği için başarılamamıştır!..

*“Alt havza” örgütlenmesinden başlanarak; “ana havza” örgütlenmesine gidilmeliydi!..

*Toplumsal yapılanma temelden, tali havzalardan başlanarak, ana havza yaşam-yağış alanı olarak örgütlenmeliydi.

*Sömüren ulusların idari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı güçleri, istihbarat birimleri; evrensel işçi sınıfı hareketlerinin (Sivil toplum birliklerinin, sendikaların, Partilerin) içine sızmaları ve bunları başarısızlığa uğratmaları daha kolay olmuştur.

“Dolayısıyla Adam Smith’in iki temel düşüncesi: öz-çıkar ve doğal özgürlük idi.

Smith, bir metanın değerini ölçen şeyin emek (Marks daha sonra bunu emek-gücü olarak düzeltecektir) olduğunu ve işverenlerle işçilerin çıkarlarının çatıştığının farkındaydı.

Buna karşın, her iki tarafın da, doğal zenginlikteki artıştan yararlandıklarını iddia ediyordu Ne var ki bu iddia, fabrika sistemini daha da değişmesiyle, çok geçmeden doğru bir biçimde su götürür oldu.

İnsan severler ve radikaller, Smith’in “doğal” düzeninin her şeye karşın pek de doğal olmadığına inanarak buna itiraz ettiler.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:34

Kuramsal eleştiriye katkı:

* Havzaların Zenginliğini korumak için iki temel düşünce: Havzanın öz-çıkarı ve Havzanın Özgürlüğü olmalıdır. - diyorum!..

*Bilimsel sosyalizmin ve son aşaması komünizmin ütopya olduğu, pratik yaşamda net olarak anlaşıldığında; öncül fikirlerin de hayali/ütopik olduğu anlaşıldı. - diyorum!..

*Karl Marks ve ardılları, klasik fizik kurallarını işlediler, materyalist düşündüler; kuantum fizik henüz anlaşılır olmadığı için metafizik değerleri yok saydıklar!..Yanılıp yanlış yaptılar!..

*Mikroskobun ve teleskopun odak noktasına düşen nesnel değerlerle ilgilendiler; atom-altı vakum ve gezegenlerin, galaksilerin, evrenin boşluklarında var olan öznel değerleri yok saydılar!..

*Atom altı dünyası onlar için muğlaktı!.. İzahı yapılamıyordu!.. Atomun çekirdeğinde ve elektronlar arası vakum boşlukta, neler oluyor, oluşuyor, olgulaşıyordu?..

*Bu olgularda muğlaktı?!.. Onlar için muammaydı!..

*İnsanın  ruh-zihin-beden bütünlüğünü, içlemini, işlemini, işleyişini kabul etmediler, edemediler!..

*Bireyi, aileyi ve toplumsal yapıyı havza bazında sınıf temelli ele alamadılar, irdeleyip belirleyemediler!..

*Doğada sınırları belirli havza yaşam-yağış alanlarında ki Havzaların Zenginliğinin, yani doğal zenginliğin, havza sakini emekçilerin olduğu gerçeğini göremediler!..

*Havza yaşam-yağış alanlarının korunmasını, havza sakini emekçilerin çıkarlarının korunmasını havza ve sınıf temelli olarak, iktisadi-siyasetin kendi içinde oluştuğunu hisap/hesap edemediler!..

*Havza akarsuyunun pH değerinin, ısıl dengesinin/iç-termodinamiğinin ve Havzaların Zenginliği’nin korunması anlamına geldiğini algılayamadılar, göremediler!..

*Karl Marks ve ardılları;

*İbn Haldun, John Locke, Adam-Smith, David Ricardo’ nun da ele aldığı “emek-değer” tanımlamasından esinlendiler!..

*Emek: İş-gücü olarak tanımlandı!..

*Emek, sermaye, sınıflı toplum, üretim-tüketim, eşya/meta, fiyat, ücret, kar, faiz, toprak rantı, vergiler den oluşan siyası iktisadın/ekonomi politiğin temel kavramları, diyalektik materyalist felsefe yaparak, elden geçirdiler ve yeniden tanımladılar!..

*İktisadi değer: “artı-değer” kavramı üzerinden; Diyalektik materyalist Felsefe yapılarak; sermaye ve işçi sınıfının çelişkisini toplumsal başat çelişki olarak kabul edip yeniden tanımladılar!..

*Toplumsal yapıyı net bir şekilde sermaye ve işçi sınıfı olarak ikiye ayırdılar!..

*Bu belirlenimleriyle, "artı-değerin” sermaye sınıfı tarafından sömürüldüğünü, su götürmez bir şekilde değerlendirip, konuya net açıklık kazandırdılar!..

*Haklı olarak, öncesinde yapılmış tüm toplum-bilimsel (sosyolojik) tanımlamaları tahrif ettiler!..

*Birey, aile/hane halkı ve kamusal emeği, "birim-iş gücü, birim-emek" gibi toplumsal/ sosyal sabite kavramlarına dayanarak değil, havza bazında değil; kendince ulusal bazda yeniden tanımladılar!..

*Yeni iktisadi tanımlamalar, açıklamalar yapıp," emek-değer" üzerinden,“artı-değeri” belirlediler ama adil-eşit-ortak paylaşımı gerçekleştirecek, “İade Kuramı”  geliştirilemediler!..

*Diyalektik idealist felsefe yapanlara karşı; "inanç ispata muhtaçtır"-dediler ve “yapay-ulusal-üniter-kapitalist-sermaye-sınıfı devletlerine” sınıf ayırımı temelinde itiraz ettiler!..

*Diyalektik Materyalist Felsefe yaparak, Yapay İşçi Devletlerinin kurulmasına sebep/vesile oldular!..

*Bilindiği üzere idari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı bilimlerde, olgularda de mutlak tanımlama yoktur!..

*Kapitalist ve komünist yapay devletlerde, iktisadi ve siyasi alanda yaşanan, olgulaşan çarpık toplumsal gelişmeler; “iade kuramı” gibi çok basit, anlaşılır, yeni bir kuramın belirlenmesine vesile oldular!..

*Havzaların Zenginliğinin, iktisadi varlıklarının ve iktisadi değerlerinin; yani havza “katma-değer””emek-değer”,”artı-değer”inin gerçek sahibine/havza sakini emekçilere; ortak-adil-eşit paylaşımını sağlayacak bu kuram, günümüze kadar belirlenememiş veya belirlenmek istenmedi!..

*İade kuramının olmayışı, uygulanmayışı nedeni iledir ki; havza yaşam-yağış alanı sınırları içerisinde, Havzaların Zenginliği’nin sahibine, havza sakinlerine iadesi gerçekleşemedi!..

*Bu nedenle; tüm havza yaşam-yağış alanlarınızda; istenmeyen siyasi, iktisadi ve içtimai felaketler, buhranlar, savaşlar olmuş, iktidar değişimleri yaşanmıştır!..

*Bu değişimler neticesinde, emperyalist kapitalist-komünist güçler tarafından; hakim ulusun, ulusal çıkarları gözetilerek; sınırları harita üzerinden pistole ve cetvel ile belirlenen; yapay/suni sermaye ve esir alınmış yapay işçi sınıfı devletleri sınırları oluşturuldu. - diyorum!..

*İşçi devletlerini kuranlar, fikri bazda, İbn Haldun, Jonn Locke, Adam Smith ve David Ricardo’nun: ”Emek-değer” ve Karl Marks’ın: “Artı-değer”inden yola çıktılar!..

*Ama!..

*Bireyin, ailenin/hane halkının ve toplumun/kamunun; “iade kuramı: gün/yevmiye-işgücü” ölçeğinde; “birim-emek-değerini“ belirleyip sahibine iadesini sağlayamadılar!..

“Hegel’in yöntemi eski yunanlılarda diyalektik denilen sözlü tartışma kavramına yeni ve dinamik bir içerik verilmesinden oluyordu. Hegel’in öğretisinde bütün kavramlar, sonsuz karşılıklı ilişki dizisi içine konulmakta, her kavram kendi sınırları ve çelişkileri içinde tahlil edilmektedir.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:36

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Hegel’in yöntemini ve öğretisini yine kendi deyişi ile irdeleyelim:

““Doğa felsefesi” ni Diyalektik anlamda; “tin felsefesi” ni metafizik anlamda anlamak gerekirse kapsayacak bilim değeri tamamlanmış olacak.”

Mantık bilimi (BÜYÜK MANTIK); George Wilhem Friedrich Hegel; Sayfa:18

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Hegel’in diyalektiği doğruydu!.. “Doğa ve tin felsefesi”,” fizik ve metafizik” alemi de kapsıyordu. Marks metafizik alemi tanımadı, bilmedi, bilemedi!..

*İşte!.. Marks tam olarak burada yanlış yaptı, kuantum fiziğin sabitelerinden bi haberdi!..

*Marks onu ayakları üstüne kaldırmadı, önce amuda kaldı, sonra takla attırdı ve sırt üstü yere çaktırdı, nakavt etti, hala yerlerde sürünüyor!..

*Bilimin tüm değerleri: maddi /fizik (Materyalist) ve manevi (Metafizik/Tin) birleşiminin düşünsel yorumu: “Diyalektik Metafizik Felsefe” kapsama alanında anılacaktır.

*İd, ide, idealar, tümceler, yargılar insan anlağında, doğada, doğasından etkilenerek oluş, oluşum, olgulaşır; olgulaşan soyut zihni değerler, el emeği ile somutlaşır yaşama can katar!..

*Dünyanın kendi doğal hareketliliği, fizik sabiteleri yadsınamaz. Ama!.. Metafizik sabiteleri de yadsınamaz!.. Ve bu hareketlilik denetimlidir!..

*Tüm fizik ve metafizik değerler, Yaratıcısının denetimi, yöntemi, öğretisi altındadır!..

*Yoksa!.. Görüngü bilim dizgesi, diyalektik zincir eklentisi kopar, tezahürü olgulaşamaz!..

“…bütün parçalara ve parçalar bütüne eşittir. Bütün de, parçalarda olmayan hiçbir şey ve parçalarda, bütünde olmayan hiçbir şey yoktur.

Mantık bilimi (BÜYÜK MANTIK); George Wilhem Friedrich Hegel; Sayfa:394”

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Havza İşçi Devleti tezim, diyalektik metafizik felsefem, diyalektik gerçekliği; bireyde ve toplumda  tekrar, fizyoterapi etkisi yaptıktan sonra; kendi havzasında, kendi doğasında maddi ve manevi boyutta ayakları üstüne kaldıracaktır!..

*Ana havza yaşam-yağış alanı bütünlüğünde, makro ve mikro bazda ne varsa; tali havza yaşam-yağış alanı bütünlüğünde de o vardır.

*Dünyanın tüm havza yaşam-yağış alanları kendi içinde yarı kapalı bir bütünlüktür ve canlıları arasında hücresel ve bedensel buutta holografik yapıdadır, holografik etki, ardışık ve devinerek devam eder!..

Hegel soyut özgül ifade ile yola çıkmakta, oradan kişiye ve mülkiyetine, ardından ahlaka ve ahlak bilimine gitmektedir. Bu kavramları değiştirirken, aileden sivil topluma ve oradan da kavramsal doruğa, “ahlaki fikir gerçekliği” olarak devlete ulaşmaktadır. Dünya tarihi, kendisini, ortaya, farklı devletler arası ilişkilerde koymaktadır: Die Weltgeschichte ist das Weltgericht , dünya tarihi dünya yargısıdır.

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:37

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Soyut, özgül ifadelerle yola çıkan Hegel, aslında determinist düşüncelerle, “tin” in varlığını ele almış!..

*İnsan anlağında meydana gelen tüm kıpıları “Mantık Bilimi” sabiteleriyle tanımlamıştır!..

*Dünya tarihini de bu kıpıların oluşturduğu yargılar olarak tanımlamıştır!..

*Dünya da tezahür etmiş, havza yaşam-yağış alanlarında olgulaşmış İnsanlığın, “Diyalektik Materyalist Tarihini” açıklayan Marks!..

*Hegel’in Tin’in varlığı üzerinden açıkladığı, “Diyalektik İdealizm”in, soyut özgül ifadelerini, dünya tarihinin dünya yargısı oluşturan, düşünce tarihinin varlığını tanımamıştır!..

*Karl Mark tabiri caizse: Çuvallamıştır!.. İnsanların düşüncelerini şekillendiren doğasıdır deyip kestirip atmıştır!..

*Doğanın; düşüncelerin şekillenmesinde, id, ide, idea ve kavramların olgulaşmasında etkisi olduğu muhakkak ama düşüncelerimizin, varlığımızı, maddi yapımızı olgulaştırmasını, savunmak büyük yanılgıdır ve doğanın, diyalektiğine aykırıdır!..

*Yaratılışımızın, Mikroskopik moleküler/mikro boyutta ve teleskopik evrensel/makro boyutta; odak noktasına düşen nesnel değerler kapsamında olduunu; yani, görünür alemi kabul edip, görünmeyen alemi hiç saymak büyük yanılgıdır.

*Atom altı vakum boşlukta ve evrensel boşlukta var olan, henuz belirlenememiş; fizik ve metafizik sabitelerin oluş, oluşum, olgularını yok sayamayız!..

*Karl Marks’ın öncülleri ve ardılları tam olarak burada yanlış yaptılar; Yani, öznel-nesnel karmaşık değerleri, var olan sabiteleri, metafiziği yok saydılar!..

Marks-Engels: “Nasıl ki felsefe maddi silahını proletaryada buluyorsa, proletarya da enteknektüel silahını felsefede bulur….”

“Bu kurtuluşun kafası felsefe, yüreği ise proletaryadır.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:45

Kuramsal eleştiriye katkı:

Soru: Diyalektik Materyalizm doğal mıdır?..

Cevap: Yapaydır, doğal değildir!.. Neden?..

*İnsan beyninin yorumladığı, elinin değdiği, emek ürünü her şey; insan üretimi her nesnel ve öznel şey; Allah’ın ayetleri: ilm-i sabitelerin taklidi olduğu için yapaydır!..

*Doğal hareketliliğe (Diyalektiğe) Allahın eli değer ve hata yoktur; materyalizme ise O’nun halefi insanın eli değer ise hata çoktur!..

*İnsan anlığı, bugün doğru bildiğini, yarın doğru bulamayabilir.İlm-i Sabiteleri değişebilir, ilim tarihi bunun örnekleri ile doludur!..

*Komünist Manifesto’da: “Proletarya  Diktatörlüğü” işçi devletlerinin yapılanması için kesin çözüm olarak bildirilmiştir!..

*Komünist Manifesto’yu yayınlayan Komünist Birliğinin ardılları; mülkiyet ve mülkiyetin devir hakkının kademeli olarak kaldırmasını istemiş ama gerçek yaşamda toplum bu yükü kaldıramamıştır.

*“Parti diktatörlüğü” ve “proletarya diktatörlüğü” içerisinde, yönetimi ele geçirenler sürekli liderlik isteği, “seçilme hakkını” ortadan kaldırdığı için basiretsiz yöneticiler,

*Basiretsiz yönetimler, toplumsal gelişime ayak bağı olmuş; toplumsal yaşamın yenilenmesini engellemiş, diyalektik materyalist olguların, diyalektik halkalarını koparmışlardır!..

*Diyalektik felsefe yaparak kurulan yapay kapitalist, denetimsiz-özgür-devletler ve komünist, denetimli-özgür devletler; Ulusların Zenginliğini/Havzaların Zenginliğini; iktisadi varlıklarını: katma-değerin, emek-değerini, artı-değerin sahibine iadesini sağlayan, iktisadi siyaseti üretemediler!..

*Sermaye sınıfının, burjuvazinin kapitalist-yapay-devleti oldular!..

*Ya da komünist ülkelerde ki gibi, komünist/sosyalist partilerin yapay devleti oldular; tek partinin “devlet kapitalizmini/devlet sermayesini” oluşturdular!..

*Toplumsal yapılanma/devlet yapılanmasında, insanın katkısı kişisel menfaatleri çerçevesinde olmuştur!..

*“Bu kurtuluşun kafası felsefe, yüreği ise proletaryadır.” - değil!..

*Metafizik felsefe yapamayan insanlar, materyalist doğal hareketlilikten (diyalektikten) uzaklaşmış, esaret zincirini değil, diyalektik zincirin halkalarını kırmıştır!..

*Mevcut, kapitalist ve komünist yapay sermaye devletlerinin oluşumuna; kendi cehaletine-esaretine-fakirliğine zemin hazırlamışlardır!..

Marks’ın Bürüksel’de geçirdiği süre (1845-48) Avrupa düşüncesinin gelişmesinde yaşamsal bir önem taşımıştır. Marks izimin, Hegel’in idealizminden, Feuerbach’ın soyut materyalizminden tamamıyla kurtulup kesin biçimini alması burada olmuştur. Bu dönem Marksist esine sahip örtülü siyasal eylemin başlangıcını –modern anlamda komünist hareketin başlangıcını- da belirler.

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:46

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Diyalektik Materyalistler: “Kişinin bilincini oluşturan toplumsal varlığıdır. – derler.

*Diyalektik İdealist: Hegel, bunun tam aksini düşünüyordu!..

*Feuerbach, sarayda başka, kulübesinde başka türlü düşünüyordu!..

*Bu söylemleri, “Diyalektik Metafizik Felsefe” yaparak düşünürsek!..

* İnsan, ruh-zihin-beden üçleminde, içleminde, bütünlüğünde ele alınmalı!..

*İnsanın toplumsal varlığı, bireysel varlığına, kişiliğine katkısı olduğu mutlak olmakla birlikte; insanın bireysel ruhsal yapısının da,  toplumsal yapıya katkısı olduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz!..

*İnsanın, nesnel ve öznel değerleri ile davranışlar sergilediği; klasik fizik ve kuantum fiziği sabiteleri ile belirlenmiştir!.. 

*Havza sakini emekçilerin, havzada ortak yaşamı sağlayacak, havza aidiyet şuuru, insanın bilincinin ve ruhsal yapısının diyalektik gelişiminin ürünüdür!..

*Havza aidiyet şuuru, havzada ortak yaşamın, düşünsel boyutudur, öznel ve nesnel yaşamın itici gücüdür!..

“Marks’ın daha sonra:”maddi hayatın üretim tarzı, genel olarak toplumsal, siyasal ve entekletüel hayat sürecini koşullandırır. Ve “ İnsanların varlığını belirleyen şey, bilinçleri değildir; tam tersine onların bilincini belirleyen toplumsal varlıklarıdır.”-diye formüle ettiği…”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:47

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Kuantum Kuramcısı: Davit Bohm’un;

*Görüngü Düzen ve Saklı Düzen ayırımı;

*Diyalektik Materyalist Felsefenin yetersizliğini;

*İnsanın ruh-zihin-beden içleminde düşünülmesi gerektiğini;

*İnsanların; bilinci varlığını, varlığı da bilincinin olgulaşmasını etkilemiş ve etkilemekte devam etmektedir!.. Bu etkileşim, yaratıcısının denetiminde devem etmektedir!..

*Siyasi, iktisadi ve her türlü içtimai faaliyetlerimizin içinde bu etkileşimin varlığını bilimsel deney- gözlemlerimizle, ilm-i sabitelerimizi kullanarak, belirledik, belirlemeye devam ediyoruz!..

*Klasik fizik ve kuantum fiziğin belirlediği “çekim yasası”  sabiteleriyle!..

*Maddi-manevi, enerji-ruh-zihin-beden boyutunda; mikro ve makro düzeyde belirliyoruz!..

*Kâinatta, yeryüzünün tüm yaşam alanlarında, havza-yaşam-yağış alanlarında; “Diyalektik Metafizik Felsefe” yapılması gerektiğini bizlere işaret etmektedir!..

* Artık, materyalist gerçeklik/REALİTE karşısına, metafizik gerçeklik/HAKİKAT çıkmıştır!..

*Öncüllerinden yanlış el alan Karl Marks; ardıllarına da yanlış el vermiştir!..

*Yapay sermaye sınıfı ve yapay işçi sınıfı devletlerini yapılandıran insancıklar, yönetimler!..

*Ya ilmi sabitelerden bi haber olduklarından; ya da ilm-i sabiteleri kulak arkası ettiklerinden dolayıdır ki doğal devlet yapılandırılmasını sağlayamadılar!..

Bir başka yerde şunu işaret ediyordu: “Egemen sınıfın düşünceleri, bütün çağlarda, egemen düşüncelerdir, başka bir deyişle, toplumun egemen maddi gücü olan sınıf, aynı zamanda egemen zihinsel güçtür.

Marks:” Filozoflar yalnızca dünyayı değişik biçimlerde yorumlamakla yetindiler, söz konusu olan onu değiştirmektir”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:48

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Karl Marks’ın, “Diyalektik Materyalist felsefesi” ile yeryüzünde ilk kez yapay işçi devletleri kuruldu; kurulan yapay işçi devletlerinin, ayakta kalması başarısızlıkla sonuçlandı!..

*Egemen sınıflara yön veren felsefeciler, burjuvaziyi/sermaye sınıfını serbest bıraktı, işçi sınıfını zincirlere vurdu!..

*Oysa!.. Mark; “İşçilerin zincirlerinden başka kırılacak bir şeyleri yok.” –diyordu!..

*İşçi sınıfı kurulan komün toplumda, kendi toplumunun kölesi oldu!..

*“Diyalektik Metafizik Felsefe” ile “Havza İşçi Devletleri” kurulacak ve tüm havza yaşam-yağış alanları, “Havzaların Zenginliği”, havza sakini emekçilerin hayati ihtiyaçlarına cevap verecektir!..

*Geçmişte kurulan, işçi devleti uygulamaları, geri dönüşü olmayan, büyük toplumsal sorunlar, buhranlar yarattı!..

*Kurulanlar yıkıldı, ayakta kalanlar da can çekişiyor!..

*Yapay komün devletler: Devlet Kapitalizm’ine, Parti Kapitalizm’ine dönüştü. - diyorum!..

*Sözde komün partisi olan, artı-değeri sahibine iade edemeyen, sosyalist-komünist yönetimler; “Yapay İşçi Devletleri”, asrını tamamlayamadan yıkıldı!..

*Artı-değeri, sahibine iadesini gerçekleştiremeyen, işçi devletleri de yıkılacak ve de zaman içinde “Havza İşçi Devletlerine” dönüşeceklerdir!..

*Rusya ve Demirperde ülkelerinde kurulan yapay işçi devletleri: Bulgaristan, Yugoslavya (Tito), Romanya, (Çavuşesko) Çekoslovakya, Doğu Almanya, Arnavutluk (Enver Hoca) bir asrı dolduramadan bir bir yıkıldılar!..

* Çözülen yapay işçi devletleri; günümüzde, hızla, evrensel kapitalist sisteme entegre olmaya çalışıyorlar (Çin, Rusya, Viatnam)!..

*Yine uzak-doğu diye tanımlanan: Çin ve Vietnam’da sancılı doğan, çeşitli sosyal buhranlara sebep olan; Yapay İşçi Devletlerinde de uygulama başarısızlıkla sonuçlandı ve evrensel kapitalist sisteme dönmeye başladılar, hızla entegre olmaya çalışıyorlar!..

*Kuzey Kore ve Küba Adasında kurulu Yapay İşçi Devletleri, artı-değeri sahibine iade edemediği ve gelirinin büyük kısmını; silaha, savunmaya ayırdığı için yıkılmaya mahkum işçi devletleridir!..

*Büyük savunma harcamaları ve katı yönetimleri nedeniyle can çekişiyor bu devletler!..

*Gerçek anlamda, Havzaların Zenginliğine, iktisadi varlıkları ve iktisadi değerlerinin ortaklığına dayanan; “demokratik-sosyalist-komünist-cumhuriyet”ler kurulamadı!...

*Sınırları doğada yaratanı tarafından belirlenmiş, havza yaşam-yağış alanlarında, “doğal işçi devletleri kurulamadı!..

*İade kuramının bilinememesi, uygulanamaması nedeniyle “havza sakini emekçiler/işçi sınıfı” tarafından “Havza İşçi Devleti” yapılandırılamadı!..

* Felsefe yaparak, söz ile “peynir gemisi yürümüyor!..” Süt alacaksın, sütü kaynatacaksın; mayalayacaksın, yeterli süre bekleyeceksin ki peyniri yapasın!..

*Yapılan peyniri tekneye yükleyeceksin, boğazdaki yalıları tek tek gezeceksin ki!.. Peyniri satabilesin demiş Evliya Çelebi; yalıda ki peynir alan, peynirin iyisini soran bayanlara!..

*Ren havzası sakini fikir emekçisi, Karl Marks, Diyalektik Materyalist felsefe yaparak, toplumsal başat çelişki işçi-sermaye sınıfı çelişkisini, “artı-değer” üzerinden, yenilikçi, iktisadi-siyasi doğru tespitler de yaptı!..  

Ama bir yerde büyük yanlış yaptı!.. Soruyorum?..

KARL MARKS VE ARDILLARI NERELERDE YANLIŞ YAPTILAR?!..

Karl Marks’ı ve ardıllarını anlatmaya devam edelim:

52-2

Burada Engels komünistlerin niyetlerini şöyle vurgulamaktadır:

1)      Burjuvaların çıkarları karşısında proletaryanın çıkarları için çalışmak

2)      Bunu özel mülkiyeti kaldırarak ve onun yerine mallarda ortaklaşa lığı koyarak sağlamak.

3)      Bunu gerçekleştirmek için şiddete dayanan demokratik devrim dışında hiçbir yol kabul etmemek.

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:

Kuramsal Eleştirim:

Bu üç maddeyi, ilahi emir/öğütler kapsamında ele alıp, Havza İşçi Devleti yapılanması kapsamında irdelersek:

*Havza sakini emekçilerin çıkarları için çalışmak, emperyalist sermaye sınıfı ve işbirlikçilerini havzalarımızın sınırları dışına çıkarmak, havza sakini yerli burjuvaziyi, sermaye sınıfını ıslah etmek gerekir!..

*Tüm bunları, öncelikle şiddete dayalı olarak değil, Allah rızası için adil-eşit-ortak olarak gerçekleştirmek; Nush etmek, nush ile uslanmayana karşı anladığı dilden cihat/cehd etmek!..

*Helalinden kazanılmış, özel mülkiyeti korumak, birey, aile/hane halkı ve kamu mülkiyetini ve mülkiyetin verasetten intikalini yasalarla ve güvence altına almak!..

*Kimsenin artı-değerini gasp etmemek, kimsenin sırtından geçinmemek,harama bulaşmamak, başkalarına yük olmamak!.. “Birinin yükü (vizr) başkasına yüklenmez. Necm-38”

*Reşit olmayan ve sağlık nedeniyle çalışamayan, bakıma muhtaç bireyleri, aileyi devletin hayır hasenat kurumları vasıtasıyla; devlet korumasına almak, hayati ihtiyaçlarını yüklenmek, karşılamak!..

*Her kim olursa olsun, bireyin, ailenin/hane halkının, kamunun artı-değerini, emeğinin karşılığını iade kuramı ile rıza en kendisine iade etmek gerekir!..

Çünkü İnsan için emeğinden (sa’y) başkası yoktur. Necm 39”

*Bireyin, Ailenin/hane halkının ve kamunun birim-emek-değerine; mülkiyet ve mülkiyetin verasetten intikali hakkına saygılı olmak!..

*Bireye emeği kadarını vermek!..

*Emeğinden fazlası verilmiş olursa, başkasının hakkına girilmiş olur ki bu haramdır!..

*Yapılan tüm hayır hasenatlar rızaya dayalı olarak sessizce, hakkaniyetle, adil-eşit-ortak olarak yapmak!..

*İşçinin, emeğinin karşılığı, alın teri kurumadan verilmelidir, havza sakini emekçilerin emeği zayi olmamalıdır!.. “Emeğinin karşılığını mutlaka görecektir. Necm-40”

*Havzaların Zenginliğinin sömürülmesine, havzaların pH değerlerinin ve iç-termodinamiğinin bozulmasına kayıtsız kalınmayacaktır!..

*Havzaların işgal, istila, ilhaka, soygun, sömürü, savaş, talan ve tecavüzüne, havza sakini emekçiler tarafından MUTLAK karşı çıkılacaktır!..

*Sömürgeci sermaye sınıfı, havzalarımıza verdikleri zararın hesabı gün/yevmiye işgücü ölçeğinde MUTLAK verecektir, hesabı sorulacaktır!..

*Sömürgecilerin, geçmişte, halde, gelecekte yaptıkları zararın hesabı sorumalı ve havzaların zararları tazmin edilmelidir, karşılıksız kalmamalıdır!.. Hiç bir şey karşılıksız bırakılmayacaktır. Necm -41

*Burjuvazinin ve havza sakini emekçilerin, sınırsız mülkiyet edinme ve mülkiyetin devir hakkına; gün/yevmiye-iş-gücü ölçeğinde müsaade edilmelidir, sınırsız mülkiyet edinme hakkına sınır konulmalıdır!..

*Bireyin mülkiyet edinme hakkı, katma-değer, emek-değer, artı-değeri kadar olmalıdır!..

*Bireyin, hane halkının ve kamunun, emek-değeri ile edindiği mülkiyet ve mülkiyetin verasetten devir hakkı, verasetten devredebilmesi yasalarla korunmalıdır!..

*Havza sakini emekçiler, helal kazanılmış haklarını, İNFAK edebilmelidir!.. 

Birey, aile/hane halkı, kamunun: “Malları üzerinde muhtaçların ve mahrumların hakları olduğunu kabul ederler. Mearic 24-25”

 *İlahi nizamın, iktisadi yapısının bu hükümleri tüm zamanlar için geçerlidir!..

*Hükümranların, devlet yöneticilerin, bilim/ilim insanlarının, sade vatandaşların, havza sakini emekçilerin bu emr-i ilahiyi uygulama yükümlülüğü vardır!..

*Havza yaşam-yağış alanında olgulaşacak toplumsal yapının hükümranları uygulamada Allah’ın ayetlerini uygulama zorunluluğu vardır!..

*Havza yaşam-yağış alanı sınırları içerisinde vuku bulan iktisadi yaşamında, bireyin emeğinin karşılığı verilmelidir!..

Ayetlerin kaynak Kitabı: Yaşayan Kur’an; Yazarı:R.İhsan Eliaçık.

“Ne var ki, akedemik eleştirilerideki bir nokta, bir an için ele almaya değerdir. Bu Marks’ın yönteminin “ekonomik determinizm” olarak nitelendirilmesidir.

Marks ne ekonomik ne de başka türden bir determinist değildi. Marks’a göre insan, kendi özgür iradesine göre hareket eder ama tarihsel olarak belirlenmiş koşullar altında.

Demek ki, Marksizm, determinizmin rolünü kabul eder, ama determinizmle diyalektik bir bağı olan indeterminizmi de. Doğa konusunda, toplum konusunda, psikoloji konusunda, tarih konusunda, törebilim konusunda nedenli çok şey bilirsek bu ilişkiyi o denli tahlil edebiliriz. ”Gerçek çelişkileri çözme yöntemi” diye yazıyor Marks Kapitalde, “içerisinde hareket edebilecekleri biçimi yaratmaktır.”

Manifesto, determinizm (gerekircilik) ve özgür irade, ulusçuluk ve enternasyonalizm, kapitalizm ve sosyalizm gibi çelişkilerin tarihsel süreç içerisinde nasıl çözüldüklerini öğretmektedir.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:84-85

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Tüm kâinat, evren ve boşluklarının, atom ve atom altı dünyası ve boşluklarının, dünyamızın, kıtalarımız ve tüm havza yaşam-yağış alanlarımızın yaratıcısı Allah’tır.

*Her yaratılışın bir gayesi, anlamı vardır!..

*Teleskopun ve mikroskobun odak noktasına düşen; görünür ve görünmez alemin vakum boşluklarında vuku bulan; tüm nesnel ve öznel değerlerin; ilm-i sabitelerin yaratıcısının Allah’dır ve onun denetimindedir!..

*Her an, ardışık, döngüsel bir oluş, oluşum ve olgunun içindeyiz!..

* O, kün!.. – demeden; O ol!.. - demeden, yaprak dahi kımıldamaz; diyalektik zincir, DNA zincirleri O’nun izniyle biri birlerine bağlanır, olgulaşır, bu olgular O’nun ayetlerindendir!..

*Tarihsel olarak belirlenmiş koşulları, insanlığın denetimli toplumsal koşulları: ulus, kavmiyet, devlet, toplumsal belirlenimle; yaratıcısının denetiminde, uzay-zaman-mekanda, kendi şartlarında vuku bulur!..

*Diyalektik Materyalist Felsefe determinizmi reddeder ama Diyalektik Metafizik Felsefe determinizmi, in-determinizmi de  reddetmez!..

*İndeterminist şeyler/ bilinemeyen şeyler, keşfedilir ve bilinir olurlar!..

*Ekonomik determinizm/gerekircilik değişkendir; değişkenliği ilm-i sabitedir. Bu değişkenlik, insanlığın faydasına olmalı, uygulanmalıdır!..

“Manifestoya egemen olan temel düşünce –iktisadi üretimin ve her tarihsel dönemin buradan çıkan toplumsal yapısının, o dönemin siyasal ve düşünce tarihinin temellerini oluşturduğu; bunun sonucu olarak, (ilkel komünal toprak mülkiyetinin çözülüşünden bu yana) tüm tarihin bir sınıf savaşımları tarihi, sömürülen ile sömüren arasındaki, toplumsal gelişmenin çeşitli aşamalarında egemen olunan ile egemen olan sınıflar arasındaki savaşımların tarihi olduğu; ne var ki, bu savaşımın, şimdi, sömürülen ve ezilen sınıfın (proletaryanın), aynı zamanda toplumun tümü sömürüden, ezilmekten ve sınıf savaşımlarından sonsuza dek kurtarmaksızın , onu sömüren ve ezen sınıftan (burjuvaziden) kendisini artık kurtaramayacağı bir aşamaya ulaştığı düşüncesi- bu temel düşünce, yalnızca ve tamamıyla Marks’a aittir!..”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:96

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Evrensel proletarya hareketliliğinin de örgütlenmesi gerekiyordu!..

*Komünistler Birliği, bu hareketliliği, örgütledi ve Komünist Parti Manifestosu ile dillendirdi, duyurdu!..

*Sanayileşmiş şehirlerde örgütlenen proletarya, havzasal değil kıtasal, evrensel mücadeleye girişmesi, Komünistler Birliğinin yapılandırılmasında güçlükler çıkarmaktaydı!..

*Komünistler Birliği, küresel boyutta örgütlenen, sömürgeci şirketlerin, wahşi semeye sınıfını kolay hedefi haline geldi!..

*Yapay devletlerin, kolluk ve istihbarat güçleri, sermaye sınıfının ve işbirlikçilerini saldırılarına uğradılar, proleterlerin toplu hareketlerini engellediler!..

*Proleterler, havza emekçiler, kendi havza sınırlanırı içerisinde, sınırlı sorumlu ve sürekli eylem içerisinde olmalıdırlar!..

*Ulusçuluk ve enternasyonalsizim, insan sosyolojisinin içerisinde diyalektik zincirin halkalarını tamamlayan doğal yapılaşma olarak betimleyebiliriz!..

*Ulusalcılık, Burjuva sınıfının/sermaye sınıfının çıkarları için kullanılmış ama işçi sınıfına ön ayak olanlar, işçi sınıfının birliğini evrensel bazda sağlamaya çalışmıştır!..

*Evrensel sermaye sınıfı, evrensel işçi örgütlerinin kurulmasını, kurulanların faaliyet göstermesini, engellemiştir!..

*Ulusal bazda faaliyet gösteren işçi örgütleri, ulusal sermaye sınıfına, burjuvaziye karşı daha aktif davranışlar sergilemişlerdir!..

*Bu durum, evrensel ve ulusal bazda örgütlenen “ Komünistler Birliği”nin iki yakasının bir araya gelmesine engel olmuştur!..

*İşçi sınıfının, havzasal bazda, sınıf temelli örgütlenmesi daha etkili olurdu!..

*Yaratıcısız, sınırsız, evrensel düşünen Marks’ın düşünceleri; pratik yaşamda uygulanamamış, dumura uğramıştır!..

*Karl Marks’dan öncesinde ve sonrasında; “Havzada Ortak Yaşam,” havzasal yaşam; insanlık, tarafından deneyimleşmedi!..

*Ardılları, sömürgecilere karşı, silaha dayalı, ulusal kurtuluş savaşları vererek; “proletarya diktatörlüğü” için işçi sınıfını iktidara taşımış ve dünyanın bazı havzalarında, yapay işçi devletlerinin kuruluşunu başarmışlardır!..

*Kurulan yapay işçi devletleri, hakim ulusun hükümranlığında, hakim ulusun komünist partisi tarafından yönetilmiştir!..

*Yapay işçi devletinde mülkiyet hakkı ve mülkiyetin verasetten intikali olmadığı için ciddi sorunlar taşandı!..

*Ezen ve ezilen sınıf, komün devletlerde/kurulan işçi devletlerinde de oluştu. Nadeni!?.. Artı-değerin sahibine iadesi adil-eşit-ortak olarak verilememesiydi!..

*Komün devlete hakim ulusun, diğer ulusların, ve parti üyesi olmayan işçilerin; katma-değer, emek-değeri ve artı-değerini; ulusal çıkarları için gasp etmesiydi!..

*İade kuramı ile emeğin hakkı adil-eşit-ortak verilemediğinden, sosyolojik sorunlar oluşmuş, toplumsal buhranlar yaşanmış, bölgesel/havzasal savaşlara neden olunmuştur!..

“Böylece, 1947’de sosyalizm bir orta sınıf hareketi, komünizm ise bir işçi sınıfı hareketiydi. Sosyalizm, hiç değilse Kıtada “saygıdeğer” idi; komünizm ise tam tersiydi. Ve düşüncemiz, ta baştan beri, “işçi sınıfını kurtuluşu işçi sınıfının kendi eseri olmalıdır” olduğundan, bu iki addan hangisini seçmemiz gerektiği konusunda hiçbir kuşku olamazdı”.

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:101

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Sosyalizm komünizmin ön-geçiş aşamasıdır, mülkiyetin komün devlete devri kolay olmamıştır!..

*Proletarya diktatörlüğü olmadan, mülkiyet hakkından, hiç kimsenin isteyerek vaaz geçmesi mümkün değildi, Lenin bunu fark etmişti!..

1917 Bolşevik devriminin, başarıya ulaşması için, “proletarya diktatörlüğü’ şart.- diyordu!..

*Sosyalizm, devrimci işçi hareketleri tarafından, burjuvaziye verilen geçici tavizdir!..

*Revizyonist siyasiler bu geçişi, Kıta Avrupası’nda duraklatmış, dumura uğratmışlardır!..

* Yeni slogan: “Havzanın kurtuluşu, havza sakinlerinin kendi eseri olmalıdır.” –diyorum!..

*Havza sakini emekçilerin, iade kuramına göre verilmiş, mülkiyet hakkını tanıyan, “Havza İşçi Devleti” talebi meşru ve doğal bir taleptir!..

*Bu nedenle, işçi sınıfı mücadelesinin; açıktan, aleni, meşru zeminde, havza sınırları içerisinde yapılması, mücadelenin, meşruiyeti gereğidir!..

*Pis işler gizli yapılır, kapitalistlerin, emperyalistlerin, Küresel wahşi sermayenin taktiğidir!..

* Sermaye sınıfı pis işlerini hep gizli yapmıştır, yapmaya devam ediyor ve onları bu taktikleri günümüze de istihbarat teşkilatları vasıtasıyla yapılmakta, başarılı olmaktadırlar!..

*Bu yüzden Havza İşçi Devleti yapılanması her yönüyle; göstere, göstere meşru ve açıktan olacaktır.

*Ortak toprak mülkiyetine dayanan köy toplulukları, Tarım üretim-tüketim birlikleri/kooperatifleri; ana havza yaşam-yağış alanlarında; özellikle, alt havza yaşam-yağış alanlarında teorik temelde; yapılandırılması yeniden düşünülmeli ve ele alınmalıdır!..

İade Kuramı:

Maddi buutta, Havzaların Zenginliğini: toprak-su-hava ve maden/enerji sahasını; iktisadi varlıkları ve iktisadi değerlerini: katma değer, emek-değer ve artı-değerinin; birey, aile/hane halkı, kamu/topluma; yani, sahibine iadesini sağlayacak kuramdır.

Havzaların Zenginliğinin, iktisadi varlıklarının ve iktisadi değerlerinin; yani havza “katma-değer”,”emek-değer”,”artı-değer”inin bireysel ve toplumsal düzeyde, adil-eşit-ortak paylaşımını sağlayacak; kuram/teori bu tarihe kadar belirlenememiştir!..

İade kuramının olmayışı nedeni iledir ki; havza yaşam-yağış alanı sınırları içerisinde, Havzaların Zenginliğinin sahibine iadesi gerçekleşememiştir!..

Bu nedenle, tarihin derinliklerinde, havzalarımızda istenmeyen siyasi, iktisadi ve içtimai felaketler/buhranlar yaşanmıştır!..

Günümüzde de yaşanmaktadır!..

Gelecekte de “Havza İşçi Devleti”nin kurulumu çok sancılı olacaktır!..

Kişinin ve ailenin/hane halkının ve toplumun/kamunun, haklarının, iade kuramı ile belirlenmesi; havzaların Zenginliğinin; havza sakini emekçilere, gerçek sahibine ”gün/yevmiye-işgücü ölçeğinde ”birim-emek-değeri” nin tespiti yapılarak iade edilmesi; havzasal ve sınıfsal temelde yeniden yapılandırılabilir diyorum!..

Birey, aile ve kamu mülkiyeti ve mülkiyetin devir hakkı; “iade kuramı” ile belirlenerek; hakkın gerçek sahiplerine, denetimli serbestlik ile teslim edilmesinin, mümkün olabileceğini iddia ediyorum!..

Gerçek yaşamda bu uygulama, ancak ve ancak, havza yaşam-yağış alanında, sınıf temeline dayalı, kurulumunu ve denetimini havza sakini emekçilerin yaptığı; Havza İşçi Devleti yapılanması ile mümkün olacaktır diyorum!..

Havza sakini emekçiler; Havzaların Zenginliğini: katma-değer, emek-değer, artı-değer iktisadi varlıkları ve iktisadi zenginliklerinin gerçek sahibine iadesini; adil-eşit-ortak paylaşımını gerçekleştirebilir diyorum!..

Bunun için sermaye sınıfının sömürge düzenlerini yıkmak, havza yaşam-yağış alanlarına kök salmış kurum ve kuruluşlarını ortadan kaldırmak, havzalarında biten ayrık otlarını teker teker, kökünden kazıyarak, temizlemek, Havzaların bağımsızlığa kavuşması ile mümkün olacağını söylüyorum!..

Günümüz havza sakini emekçilerin, “Diyalektik Metafizik” felsefe yaparak, havza yaşam-yağış alanında; sınırları doğa tarafından belirlenmiş, “Havza İşçi Devleti” ni yapılanmasını gerçekleştirmeleri gerekmektedir, bunu hayata geçirilmesi mümkündür diyorum!..

Toplum bilimsel (sosyolojik) anlamda, Havza İşçi Devleti “yenilikçi” bir açılımdır!..

Karl Mark ve ardılları, “Diyalektik materyalist Felsefe” yaparak, evrensel anlamda;

1.      Bütün ülkelerin işçileri birleşin.”-dediler!..

2.      Mülkiyetin ve mülkiyetin verasetten intikali hakkının kaldırılmasını istediler!..

3.      Bu hakkın, kurulacak “işçi devletine” komünlerine  devredilmesini ve adil-eşit-ortak kullanılmasını istediler!.. Ama!..

Bu istemleri yaşamda, hayatta, uygulamada karşılık bulmadı ve gerçekleşemedi!..

Bahsini ettiğim bu ÇOK BÜYÜK ÜÇ YANLIŞTAN dolayıdır ki!..

Doğum sancıları çeken ulusal-işçi-sınıfı-örgütleri: Komünist, Sosyalist, Sosyal demokrat Partileri ve ilerici sendikaları!..

*İdari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı anlamda çok iyi örgütlenmiş: emperyalist-küresel-wahşi-kapitalist-sermaye sınıfı ile çatışmaya başladı!..

Temelinde sınıf çelişkisi olan bu toplumsal çatışmalar; tüm kıtalara, havzalara hızla yayıldı!..

Bu temel sınıfsal çelişki, evrensel boyutta siyasi, iktisadi ve içtimai nedenlere; toplumsal buhranlara, beşeri felaketlere, bölgesel savaşlara ve nihayetinde iki dünya savaşının yaşanmasına neden oldu!..

Denetimsiz, sermaye ve işçi sınıfı, çatışarak, kanlı çatışmalar yaparak, acımasız savaş kapılarından içeri girdiler!..

Sınırları net olarak belirlenemeyen; yapay-ulus-üniter-sermaye sınıfı ve işçi devletleri kuruldu!..

Bu yapay devlet yapılanmaları, havzalarımızda soğuk-sıcak savaşlar yaparak biri birlerine yaşama hakkı tanımadılar!..

Küresel emperyalist güçler, kurulan ulusal-işçi sınıfı devletlerinin; tüm kurum ve kuruluşlarını: sendika ve sivil toplum kuruluşlarını, siyasi işçi partilerini kendi sömürgeci çıkarları doğrultusunda kullandılar!..

Küresel wahşi-şahsi-kirli sermaye sınıfı, havza sakini emekçilerin, işçi sınıfının, yaşam alanı, yeryüzü havzalarında işgal, istila, ilhak, savaş, soygun, sömürü, talan ve tecavüz ettiler ve de etmeye devam etmektedirler!..

Özellikle, Amazon, Uruguay,  Mississipi, Kongo, Nijer, İndu, Ganj, Nil, Tuna, Mezopotamya Havzalarında; havza sakini emekçilerin; Havzalarının  Zenginliğini, iktisadi varlıklarını, iktisadi değerlerini; mal, can, namus, ırz, nesil, onur, haysiyet, özgürlük ve tüm insani değerlerini gasp edip ellerinden aldılar!..

Sömürgeciler, nesnel ve öznel çıkarları için, ismi yazılı havza yaşam-yağış alanlarında, toplu katliamlar yapıp, insanlarını ücret karşılığı veya ücretsiz köleleştirdiler!..

İşgal ettikleri havza yaşam-yağış alanlarının habitatını, ekosistemini, genetiğini bozdular!..

Günümüzde iklim değişikliği nedeni ile yaşanan, sel felaketlerinin asıl nedeni sermaye sınıfı, bu işte hiç parmağı yokmuş gibi kenardan seyretmektedir!..

Felaketzedelere yardımları, yapay devletler yapmaktadır!..

Tüm havza yaşam-yağış alanlarında, tüm canlı yaratıklarda, melez ırklar olgulaşmaya başladı!..

İnsan ve hayvan neslinin devamına; doğasında diyalektik gelişimine engel oldular!..

Sermaye sınıfı ve işbirlikçileri; yaratılmış, makro ve mikro boyutta bazı canlıların, neslinin  tüketilmesine sebep oldular!..

Sömürüyü daimi kılmak için havza sakini emekçilerin; cehalet-esaret-fakirlik içleminde, boğulmalarına, örgütsüz kalmalarına ve yok olmalarına neden oldular!..

Havza yaşam-yağış alanlarının Ph ve iç-termodinamiğini/ısıl dengesini, eko-sistemini/habitatını bozdular!..

Tüm havza yaşam-yağış alanlarının paylaşımında; Küresel wahşi-şahsi-kirli-kapitalist-komünist-sermaye sınıfı; kapalı kapılar ardında; istihbarı anlamda; BM çatısı altında ortak fayda da anlaştılar diyorum!..

11 Eylül 2001 terör eyleminin yıkıcılığı, sömürgeci ABD ve müttefikleri:UK, AB’nin güçleri; üçüncü dünya savaşını başlattılar!..

Terör olayını bahane edip; Afganistan Helmand, Farah ve Irak, Suriye Mezopotamya havzasını; fütursuzca, kimseye sormadan işgal, istila ve ilhak ettiler; Havzaların Zenginliğine çöktüler, milyonlarca havza sakini emekçilerin ölümüne sebep oldular!..

Emperyalist, sömürgecilerin, verilen “cihadı mücadeleler” sonunda, bu havzaları terk etmek zorunda kalacakları muhakkaktır!..

Sömürgeci, emperyalist güçler birlikte hareket ederek; dünyanın tüm havza yaşam-yağış alanlarında; korona (Covid-19) virüsünü yayarak biyolojik savaşı başlattı, bu savaşla birlikte üçüncü dünya savaşı başlamış oldu diyorum!..

Ukrayna’nın, Dinyester, Dinyeper, Purut Havzalarında ve dünyanın diğer havza yaşam-yağış alanlarında; havzasal ve bölgesel savaş çıkararak; havza sakini emekçilerin ölümüne, yerleşim bölgelerinin yıkımına, mülteci olmalarına sebep oldular!..

Mülteci sorununu yaratan, sömürgeci sermaye sınıfı, mağduru ise havza sakini emekçilerdir!..  - diyorum!..

Mülteci sorununu yaratan, sömürgeci/emperyalist sermaye sınıfı, mülteci durumuna düşmüş havza sakini emekçilerin hayati ihtiyaçlarını karşılamayı, yapay devletlere bırakmış; kendileri karşıdan karşıya seyretmekte ve “değerli it” gibi kıs kıs gülmektedirler!..

Çözülmüş işçi devletleri: Kuzey Kore, Vietnam, Çin ve Rusya, iktisadi anlamda, ülke artı değerini, devlette biriktirerek “devlet kapitalizmi” iktisadi olgusunu yarattılar!..

Çözülmüş işçi devletleri: Rusya Federe Devleti ve ÇİN; idari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı güçleri ile birlikte hareket ederek; yeniden siyasi kutuplaşmayı sağlamış ve üçüncü dünya savaşını başlatan ABD, UK, AB güçlerine karşı birlik içinde mücadele başlatmışlardır diyorum!..

Kapitalist sermeye sınıfı ve çözülmüş işçi devletlerinin,” yeni sermaye katmanı/devlet kapitalizmi” nin ortak emelleri şudur:

Öncelikle emekli yaşlı nüfusu ortadan kaldırmak, dünya nüfusunu azaltmaktır diyorum!..

Daha sonra ihtiyaç duymadığı, kendisine kuru kalabalık olarak görünen, emek fazlası/atıl emek-değer sahibi orta yaşlı işçi sınıfını ortadan kaldırmaktır diyorum!..

Bunun için kapalı kapılar ardında, her iki grubun, askeri ve istihbarı birimleri anlaşıp saldırıya geçmektirler!..

Konvansiyonel, ateşli, kimyasal, kitle imha silahlarıyla; Kongo, Nijer, Nil, Mezopotamya Havzalarında olduğu gibi saldırıya devam etmektir!..

Sınırlarını kendilerinin belirlediği; yapay-ulus-üniter-kapitalist devletler oluşturarak, bunlar arasında sıcak savaş çıkarıp, havza sakini emekçilerin kitleler halinde ölümlerine neden olmaktır diyorum!..

Havza sakini emekçilerin, geleneksel tarımına engel olarak, sınaî tarımı adı altında, insan sağlığını bozan, insan doğasına aykırı zirai üretimleri-tüketimleri yapmaya zorlamaktır!..

Zirai üretim-tüketimi tamamen kar amaçlı yaparak; havza sakini emekçilerin; havzasal beslenme ve havzasal sağlığını bozmaktır!..

Bile isteye, kronik hastalıklara yakalanmalarına ve daha kısa sürede ölümlerine neden olmaktır!..

Havza sakini emekçilerin, tanımlanmamış ve tanısı konulmamış, kronik hastalıklara yakalanmasına sebep olarak, ciddi sağlık sorunları yaşamalarına neden olmaktır!..

Tüm havza yaşam-yağış alanlarında toplumsal/sosyolojik yapılanmayı, doğal gelişim sürecini, gelişmeyi dumura uğratmak ve diyalektik zincirin halkalarını koparmaktır!..

Başarılı olmuş, yapay-ulusal-işçi-devletleri de maalesef, küresel wahşi-şahsi-kirli-kapitalist-sermaye-sınıfı karşısında; ulusal bütünlük sağlayamadığı için dağıldılar!..

Bütün ülkelerin işçileri, evrensel işçi birliğini, bütünlüğünü sağlayamadılar!..

Kurulan yapay devletlerde de bozguncu (revizyonist) işçi kuruluşları, sermaye sınıfının denetiminde olduğu için ulusal birliğin sağlanmasına engel oldular!..

Bu birliğin bozulması için sözde modernist, (!) bencil akademisyenleri, sanatçıları kullandılar!..

Küresel wahşi-şahsi sermaye sınıfının hükümran olduğu “yapay-ulus-üniter-kapitalist-sermaye-sınıfı-devletleri" ve onlarla sidik yarışına giren; “yapay-ulus-komünist-işçi-devletleri;” 

Devlete hakim ulusun, ulusal istihbarı birimlerini kurup; kendi aralarında, çıkar ilişkisine dayalı; kendi iktidarlarının ayakta kalmasını sağlayan; "soğuk savaş lakırdılar" ile günümüze kadar; sahte siyaset/hasep yaparak geldiler!..

Tıpkı, termodinamiğin, sonradan belirlenmiş, “sıfırıncı yasası” gibi; iktisatçıların nedense fark etmediği, belirleyemediği; “İade Kuramı; Karl Marks’ın ardıllarını hesabını da bozacak!..

19. ve 20. yüzyılı  iktisadi ve siyasi hasep, yanlışları yaparak geçirdiler ama 21. Yüzyılda, elektronik çağında bu hasep bozulacak!..

Zira!..

Elektronik çağda, nakit-in tek elde hızlı birikmesi ve bilgi işlem dünyasında, bilginin hızla yayılması ile  maymun gözünü açtı!..

Siyaset/Hasep:

*Siyaset: İbn Haldun’un tanımlamasıyla: Hasep demektir!..

*Dünü, hali ve geleceği bireysel, ailesel, kamusal alanda hasep etmek demektir!..

*Günümüz tabiriyle, sosyolojik olguları/vakaları “hesap” etmek demektir!..

*Bireylerin, ailenin ve toplumun “artı-değeri”nin etkisinde oluşan idari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı oluş, oluşum, olguların hesabının/siyasetinin; “yapay devletler” ve “doğal havza devletleri” sınırları içerisinde ki yapılmasına siyaset/hasep denir!..

*Yenilikçi hasep/siyaset yapmaya devam edeyim!..

Yapay Katı Kapitalist Devlet Kapitalizmi:

*Bireylerin ve toplumun “artı-değeri”nin etkisinde oluşan idari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı oluş, oluşum, olguların hasebinin/siyasetinin; “yapay kapitalist devlet”lerin sınırları içinde ki işçi ve sermaye sınıfı çelişkisinde meydana gelmiş toplumsal Yapay KATI, Kapitalist Devlet yapılmasıdır!..

*Bireyin, ailenin/hane halkının ve kamunun; kapitalist devletin mülkiyet ve mülkiyetinin verasetten intikali hakkı; sınırsız olup bu hak “demir yasalar” ile koruma altına alınmıştır!..

*Bireyin emek-değerinin tamamının sahibine iadesi söz konusu değildir!..

*Emek-değerin bir kısmı olan: artı-değerin sahibine iadesi az da olsa, “ücret” maaş olarak söz konusudur!..

*Bu iade, havza sakini emekçiler can, mal, akıl, nesil, ırz değerlerini koruyacak; cehalet-esaret-fikirlik içleminden çıkaracak kadar değil yaşamda/hayatta kalacak; ertesi günün iş-gücünü koruyacak kadardır, yeterli sosyal yaşamdan bahis edilemez!..

*Kapitalist devletlerde, emekçilerin yaşamını idame ettirmesi asgari ücret seviyesinde olur!..

*Emekçilerin örgütlenmesine, hak arama seviyesine gelindiğinde engel olunur!..

*Toplumsal artı-değerin, beslenme, sağlık, eğitim, barınma, güvenlik gibi hayati ihtiyaçları karşılamak amacıyla; sözde adil-eşit-ortak kullanımı sağlanmaya çalışılır!..

Yapay Esnek Sosyal Demokrat Devlet Kapitalizmi:

Bireylerin ve toplumun “artı-değeri”nin etkisinde oluşan idari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı oluş, oluşum, olguların hasebinin/siyasetinin; “yapay kapitalist devlet”lerin sınırları içinde ki işçi ve sermaye sınıfı çelişkisinden meydana gelmiş ESNEK iktisadi-karmadır!..

*Bireyin, ailenin/hane halkının ve kamunun/kapitalist devletin mülkiyet ve mülkiyetinin verasetten intikali hakkı; sınırsız olup bu hak, hakim ulusun sermaye sınıfı tarafından oluşturulmuş ve  de“demir yasalar” ile koruma altına alınmıştır!..

*Bireyin emek-değerinin tamamının sahibine iadesi söz konusu değildir!..

*Emek-değerin önemli bir kısmı olan: artı-değerin sahibine iadesi az da olsa söz konusudur!..

*Sosyal demokrasiyi, toplumsal ortaklık olarak algılayan, Sosyal Demokrat siyasi iktidarların, temel esprisi, asli görevi; sermaye düşmanlığı yapmadan, işçi sınıfı lehine siyaset üretmektir!..

*Bu iade, havza sakini emekçiler can, mal, akıl, nesil, ırz değerlerini koruyacak; cehalet-esaret-fikirlik içleminden çıkaracak kadar değil; yaşamda/hayatta kalacak; ertesi günün iş-gücünü koruyacak kadar olur!..

*Yapay Kapitalist Devletlere nazaran; Sosyal Demokrat Devletlerde, nispi de olsa toplumsal ortaklıktan, demokrasiden bahsedilebilir!..

*Emekçilerin yaşamını idame ettirmesi, temel hak ve özgürlüklerin elde edilmesi nispeten de olsa sağlanmış, alınan ücretler sosyal yaşamı kolaylaştıracak seviyede olur!..

*Emekçilerin örgütlenmesi, partileşmesi, sendikalaşması, sivil toplum yapılanmaları hakkı tanınmıştır!..

*Sivil toplum kuruluşlarının, amaçlarının bozulması yönünde revize edilmeleri, devlet güçleri tarafından söz konusu olur!..

*İade kuramı uygulanmadığı için, sermaye ve işçi sınıfının biri birlerini tasfiye edemediği, siyasetin yapılandırdığı bir devlet yapılanmasıdır!..

*Toplumsal artı-değerin, beslenme, sağlık, eğitim, barınma, güvenlik gibi hayati ihtiyaçları karşılamak amacıyla; daha ciddi anlamda, sözde değil, özde adil-eşit-ortak kullanımı sağlanmaya çalışılır.

*İşçi sınıfı faydasına olan, çıkarlarını koruyup kollayan, iktisadi-karma yapıda olan,  toplumsal yapay devlet yapılmasıdır!..

Yapay Esnek Sosyalist Devlet Kapitalizmi:

Birey, aile/hane halkı ve kamunun/toplumun; katma-değer, emek- değer, artı-değerinden oluşan idari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı oluş, oluşum, olguların hesabının/siyasetinin; yapay sosyalist devlet sınırları içinde; hükümran ulusal güçlerin sözde “işçi sınıfı” adına yapılandırdıkları; sermaye sınıfı güdümlü; sınıf çelişkisini de içeren; yapay, toplumsal ESNEK, iktisadi-karma, devlet yapılmasıdır!..

*Bireyin, ailenin/hane halkının ve kamunun mülkiyet ve mülkiyetinin verasetten intikali hakkı; sınırsız değildir. Mülkiyet hakkı hakim ulusun işçi sınıfı tarafından oluşturulmuş Sosyalist Parti “demir yasaları” ile koruma altına alınmıştır!..

*Bireyin emek-değerine, sosyalist devlet; “Devlet Kapitali”ni oluşturmak üzere, önemli miktarına el koyar; Komün devletin, devlet sermayesinin oluşumunun ilk aşamasıdır!..

*Böyle bir devlet yapılanması, ütopik/hayali olduğu için yeryüzünde tesis edilememiştir!..

*Katma değer, emek-değerin ve artı değerin; tamamının, sahibine iadesi söz konusu değildir; önemli iktisadi değerler Yapay Sosyalist Devlet tarafından üretilir!..

*Tüm üretilen değerler, emekçiler can, mal, akıl, nesil, ırz değerlerini koruyacak; cehalet-esaret-fikirlik içleminden çıkaracak kadar; yaşamda/hayatta kalacak kadar; ertesi günün iş-gücünü koruyacak kadar olur.

*Döngüsel, devinimsel bir sosyal yaşamdan bahsedilmesi zordur, benzer, durağan sosyal yaşam söz konusudur!..

*Yapay Sosyalist Devletlerde iade kuramı ile belirlenmeyen toplumsal ortaklık söz konusudur!..

*Mülkiyet hakkı olmadığı ve gasp edildiği için demokrasiden bahsedilemez!..

*Emekçilerin, yaşamını idame ettirmesi, temel hak ve özgürlüklerini koruyabilmesi mümkün değildir!..

*Emekçilerin örgütlenmesi, partileşmesi, sendikalaşması, sivil toplum yapılanmaları hakkı tanınmamıştır.

*İllegal faaliyetler sosyalist devlet güçleri tarafından bastırılır. Sermaye sınıfının kademeli tasfiyesi, işçi sınıfının temel hak ve özgürlüklerinin baskı altına alınması söz konusudur!..

 *Toplumsal artı-değerin, beslenme, sağlık, eğitim, barınma, güvenlik gibi hayati ihtiyaçları karşılamak amacıyla; daha ciddi anlamda, sözde değil, özde adil-eşit-ortak kullanımını sağlanmaya çalışılır.

*İşçi sınıfı faydasına olan, çıkarlarını koruyup kolladığı varsayılan, aslında olmayan sosyalist devlet yapılmasıdır!..

Yapay Katı Komünist Devlet Kapitalizmi:

Bireylerin ve toplumun katma-değer, emek-değer, artı-değerinin etkisinde oluşan; idari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı oluş, oluşum, olguların hesabının/siyasetinin komünist devlet sınırları içinde, komünist parti denetiminde yapılan; tek tek bireylerin değil, disipline olmuş “hükümran ulusal komünist partisinin” denetiminde olgulaşan; KATI komünist-devlet-kapitalizmi iktisadi devlet yapılanmasıdır!.. Kuzey Kore, Küba örneği.

*Bireyin, ailenin/hane halkının ve kamunun mülkiyet ve mülkiyetinin verasetten intikali hakkı; sınırsız değildir. Mülkiyet hakkı hakim ulusun işçi sınıfı tarafından oluşturulmuş komünist Parti tarafından “demir yasaları” ile koruma altına alınmıştır!..

*Bireyin katma-değer, emek-değer, artı-değerine komünist devlet “Devlet Kapitali”ni oluşturmak üzere el koyar, geriye iadesi söz konusu değildir, sermaye sınıfı yoktur!..

*Katma değer, emek-değerin ve artı değerin sahibine iadesi söz konusu değildir, hayati iktisadi değerler komünist devlet tarafından üretilir!..

*Tüm üretilen değerler, emekçiler can, mal, akıl, nesil, ırz değerlerini koruyacak; cehalet-esaret-fikirlik içleminden çıkaracak kadar; yaşamda/hayatta kalacak kadar; ertesi günün iş-gücünü koruyacak kadar olur.

*Döngüsel, devinimsel olumlu bir sosyal yaşamdan bahsedilmesi zordur, benzer, durağan, olumsuz sosyal yaşam söz konusudur!..

*Komünist Devletlerde iade kuramı ile belirlenen toplumsal ortaklık söz konusu değildir. Mülkiyet hakkı olmadığı ve gasp edildiği için demokrasiden bahsedilemez; emekçilerin, sözde yaşamını idame ettirmesi, temel hak ve özgürlüklerini elde etmesi de mümkün değildir!..

*Tek parti vardır, O da hâkim ulusun komünist partisidir. Emekçilerin örgütlenmesi, partileşmesi, sendikalaşması, sivil toplum yapılanmaları hakkı tanınmamıştır.

*İllegal faaliyetler komünist devlet güçleri tarafından bastırılır. Sermaye sınıfının tasfiyesi, işçi sınıfının baskı altına alınması söz konusudur!..

 *Toplumsal artı-değerin, beslenme, sağlık, eğitim, barınma, güvenlik gibi hayati ihtiyaçları karşılamak amacıyla; daha ciddi anlamda, sözde değil, özde adil-eşit-ortak kullanımını sağlanmaya çalışılır.

*İşçi sınıfı faydasına olan, çıkarlarını koruyup kollayan, Yapay Komünist Devlet yapılmasıdır!..

Ama!...

21. Yüzyıl, havza sakini emekçilerin, havza yaşam-yağış alanı sınırları içerisinde olgulaştıracakları; Diyalektik Metafizik Felsefe ile kendi havza sınırları içerisinde kuracakları, “Havza İşçi Devleti"nin yüzyılı olarak geçecektir!..

Havzaların Zenginliği, artı-değeri, iade kuramı ile sahibine iade edilecek, adil-eşit-ortak kullanımı, havza sakini emekçilerin denetimi ile sağlanacaktır!..

Yapay-ulus-üniter-devletlerin, Ulusal zenginliklerini, Milletlerin Zenginliğini, Havzaların Zenginliğini gasp eden küresel Kapitalist ve komünist sermaye (Komünist Devlet Kapitalizmi) sınıfıdır!..

Küresel iki kutuplu, kapitalist ve komünist sermaye sınıfı, denetimlerinde ki, istihbarı birlikleri birlikte hareket edip; Havzaların Zenginlikleri/Milletlerin Zenginlikleri’ni sömürüp; iki dünya savaşına ve dahi siyasi, iktisadi ve içtimai buhranlara sebep olmuşlardır!..

Son olarak, çözülmüş işçi devletinin, komünist sermaye sınıfı, ÇİN devlet kapitalizminin,  COVİD-19 virüsü ile havza sakini emekçileri, havza yaşam-yağış alanlarında ortadan kaldırmak için biyolojik savaşı başlatarak saldırıya geçmiştir!..

Tüm dünyada, ölenlerin sayısı da beş milyon kişiyi geçti!..

Çözülmüş işçi devleti, komünist sermaye sınıfı, Rus devlet kapitalizminin, Dinyeper, dinyester, Purut Havza yaşam-yağış alanlarını/Ukrayna’yı işgali, kapitalist sermaye sınıfını ürkütmüş, NATO’yu yeniden toparlamaya, güçlendirmeye başlamıştır!..

Sözde  eğitimli, sınıf bilinci var kabul edilen: Sen, Ren, Elbe, Vistül, Tuna, Dinyeper, Dinyester, Purut  havzası sakini emekçiler, biyolojik ve sıcak savaş saldırısının şaşkınlığı içerisinde kalarak ne yapacaklarını şaşırmışlardır!..

Küresel wahşi-şahsi-kirli-sermaye-sınıfı ve uzman akademisyen işbirlikçilerinin denetiminde sevk ve idare olunan; Dünya sağlık örgütü ve NATO yapay devletlerin sağlık ve askeri kuruluşları, aniden karşılaştıkları bu saldırılara hazırlıksız yakalandılar!..

Tüm havza yaşam-yağış alanlarında, havza sakini emekçiler, yetersiz kalan, ihtiyaca cevap veremeyen sağlık ve askeri kuruluşlarında, kendi "ölüm sırasını" beklemektedirler!..

 

 “Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor- komünizm hayaleti.”

Mark ve Engels, Komünist Parti Manifestosu. Say: 115

Kuramsal eleştirim:

*Bu söz, hayal (ütopya) idi ve hayalden öteye de geçemedi; sadece maddi değerlerle, materyallerle, fiziki sabitelerle yola çıkılmaz; yarı yolda kalmamak için manevi değerlere, metafiziksel sabitelere de ihtiyaç vardır.

*Ruh-zihin-beden yapımızın, bir bütünlük içinde oluştuğunu inkâr edemeyiz; bu kavramları klasik fiziki sabiteler ve kuantum fiziki sabiteleri yok saymıyor; manevi kavramlarımızı, manevi varlığımızı, değerlerimizi, metafizik sabitelerimizi temelden, kökten yok sayamayız.

*Beynimizin, tüm hücrelerimizle olan iletişimini ve hücrelerimizin beyinle ve diğer hücrelerle olan iletişimini; yine beynimizin "holografik " yapısını; "limbik sistemi", bağırsaklarımızın merkezi sinir sistemiyle ilişkisini sağlayan ”Enterik sinir sistemini” bir kenara koyamayız.

*Teleskopun ve mikroskobun odak noktasına düşen nesnel değerleri, objeleri; varlığından emin olduğumuz, varlığını bildiğimiz, atom altı vakum boşluğunda olgulaşan; Max Planck Sabiti: 6.62 -34 küçüklüğünde de olsa nesnel-öznel değerleri yok sayamayız!..

*Komünizm hayaleti, şimdilerde; Sen, Ren, veser, Elbe, Oder, Vistül, Düna, Volga, Dinyeper, Dinyester, Purut, Tuna, Po, Tajo havza yaşam alanlarında; Yapay  Avrupa Birliği (YAB) hayaleti olarak dolaşıyor!..

Lakin!.. Yapay Avrupa Birliği (YAB), hayalden öteye geçemedi!..

“Günümüze kadar ki bütün toplumların tarihi, sınıf savaşımları tarihidir. Özgür insan ile köle,  patrisyen ile plep, bey ile serf, lonca ustası ile kalfa, tek sözcükle, ezen ile ezilen birbirleriyle sürekli karşı karşıya gelmişler, kesintisiz, kimi zaman örtük, kimi zaman açık bir savaş, her kezinde ya toplumun tümüyle devrimci bir dönüşmesiyle ya da savaşan sınıfların birlikte mahv olmalarıyla sonuçlanan bir savaş sürdürmüşlerdir.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:116

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Bu dönüşüm, hayali dolaşım, havza sakini emekçiler ve sömürgecileri arasında da, havza yaşam-yağış alanlarında, sınıf temelli olarak devam etmeli ve gerçeğe dönüşmelidir!..

*Don, Volga, Dvina, Obi, İrtiş, Pinega, Mezen, Peçora, Ural, Yenisey, Hatanda, Olenyok, Lena, İndiairka, Kolima Anadır, Amur havza yaşam-yağış alanlarında!..

*Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği'nin (SSCB) ardılı: "Rusya Federasyonu"nda doksan yılın denenmişliğinin ayıbıyla!..

*Hakim ulusun başarısızlıkları, utancı, şaşkınlığı, ezikliği içerisinde, hayalet olarak dolaşmıyor artık!..

*Sir-i Derya, Amu Derya nehirleri arasında, Maveraünnehir Havzasında; ana ve tali havza yaşam alanları üzerinde; umutları kırılmış, yoksulluktan beli bükülmüş; havza sakini emekçilerin, hayallerini süslemiyor artık!..

*Yang-çe, Hoang-ho, Sigyang, Amur havzası yaşam-yağış alanlarında; Çin Komünist Partisi hayaleti olarak dolaşmıyor artık!..

*Mekong, Menam, İravadi, havza yaşam-yağış alanlarında, umudu kırılmış, havza sakini emekçilerin, Viatnam, Laos, Kamboçya, Tayland emekçilerinin hayallerini süslemiyor artık!..

*Küba adası, “iade kuramım” ndan habersiz; hala “artı-değerin sahibine iadesinin” nasıl gerçekleştiririmin şaşkınlığı içinde debelenip duruyor!..

*Dünyanın tüm havza yaşam-yağış alanlarında, gerçek anlamada toplumsal ortaklık, havza sakini emekçilerin hayallerini süslüyor ama hayal olarak süslüyor!..

*Bu hayalet;

*Tuna, Volga, Obi, Yenisey, Lena, Amur, Hong Ho, Yang-çe, Mekong, Ganj, İndus, Fırat-Dicle, Nil, Zambezi, Oranj, Kongo, Nijer, Amazon, Paraguay, Parana, Orinoko, Mississipi, Mackenzie, Yukon havza yaşam-yağış alanlarında da ve de tüm dünya havza yaşam-yağış alanlarında hayalet olarak dolaşmıyor artık!..

*Bu hayalet, sınırları doğada belirlenmiş, yaşam alanlarımız havzalarımızda; havza doğal sınırları içerisinde; havza yaşam zinciri üzerinde; hayalet olmaktan çıkıp, havzasal yaşam olarak gerçeğe dönüşmesi yakındır diyorum!..

*Havza Burjuvası kim?.. Sömürgeci güçler kim?.. O zaman daha net belirginleşir!..

*Sömürüyü yapan kim?.. Düşman kim?.. Dost Kim?.. Ezen kim?.. Ezilen kim?.. Ağa kim?.. maraba kim?.. Belli olsun da bilelim?!.. – derim!..

*Havzalarımızın Zenginliklerine, toprak-su-hava- maden/enerjisine; rüzgarına, yeline sahip çıkmamız gerekir artık!..

* Zira!...

* Ne yanar bana kimse ateşi dilden özge/ Ne açar kapımı bad-ı sabadan gayrı.” -Fuzuli

“Burjuva kırı, kentin egemenliğine soktu, çok büyük kentler yarattı kentsel nüfusu, köye kıyasla büyük ölçüde artırdı ve böylece nüfusun oldukça büyük bir kısmını kutsal yaşamın bönlüğünden kurtardı…. Doğuyu batıya bağımlı kıldı.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:121

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Havzaların, yukarı ve orta çığırlarında, yaşayanlar; daha iyi yaşam şartlarına kavuşmak için aşağı çığırlara doğru inerek, akarsu deltalarında büyük şehirler kurdular!..

*Havza yaşam-yağış alanları, antik çağ, orta çağ, yeni ve yakın çağda birbiri içine girdi.

*Sınıf mücadelesini sorumluluk sınırı da havza sınırı olmalı ki havza sakinleri havzalarında daha kolay mücadele edebilsinler!..

*Havza sakini emekçiler, havzasal aidiyet hissi ile birlikte, havza sınırları içerisinde, sınıfsal mücadele yaparak, sermaye sınıfı ile daha kolay mücadele ederler.

* Havzasal ortak yaşamın sağlanması için, havza sakini emekçiler, sınıf çelişkisini birincil başat çelişki; ulusal, kültürel farklılıklar ikincil, üçüncül başat çelişki olarak düşünmelidir!..

Havzada ortak yaşam:

*Yaşamın en küçük varlıkları, sınırları belirli, bitkisel ve hayvansal hücreler; çekirdek-DNA-RNA, genler ve sitoplâzmasındaki organ eller: mitokondri, koful, ribozom, sentrom, entroplazmik retikulum, golgi aygıtı hücre zarı sınırları içinde; güneşten aldığı enerji ile kendi enerjisini (ATP) üreterek varlığını, canlılığını, koruduğunu, oluşturduğunu biliyoruz artık!..

*Hücrelerimizin, kendi sınırları içerisinde birbiriyle yan yana olan uyumu, hücre zarıyla sınırları belirlenmiş alana hâkim genlerimiz; kendi içinde denetimli enerji üretimi yaptığını, kendinin ve beden-zihin-ruh bütünlüğümüzü korumak adına; yaşamını idame ettirmek, devam ettirmek için uyum içinde çalıştığını; bilimsel sabitelerle anlamış buluyoruz artık!..

*Denetime uymak istemeyen, doğasına isyan etmiş, bayrak açmış katil, hızla çoğalan radikal hücreler;  kendi başına buyruk, özgürlüğü (liberalizmi) yaşam biçimi olarak benimsemiş, kendini koruma adına, denetimden çıkmış, yetersiz enerji ile bütünü yok eden, oksijensiz ortamda hızla üreyen denetimsiz radikal hücrelerin/kanser hücrelerinin, en sonunda, beden bütünlüğümüzü yok ettiğini de biliyoruz artık!..

*Hem hücresel, hem bireysel beden bütünlüğü, hem de havzasal anlamda denetimin kendi elimizde; çarenin bizde, kendimizde, bedenimizde ve havza yaşam-yağış alanımızda, havza ortak yaşamında olduğunun, havza aidiyet bilincinin farkında olmalıyız artık!..

* Havzada ortak yaşam: Yarı kapalı havza yaşam-yağış alanlarında; makro ve mikro boyutta yaratılmış; havzaya münhasır, tüm havza canlılığının; havza sınırlar içerisindeki ortak yaşamıdır!..

*Beden bütünlüğümüzü, havza mikrobiyomumuzu-mikrobiyatamızı; havza yaşam-yağış alanını, havza doğal ortamını; havza habitatını, yetişen hayvanlarının, bitkilerinin, tüm genetik yapılarını; hava yaşam-yağış alanının toprak-su-hava sahasının pH’ını temizliğini ve ısıl/enerji transferini/termodinamiğini koruyup korumalıyız artık!..

*Havzalarımızın makrobiyotasını ve makrobiyomunu korumamız; öncelikle, havza akar-durgun suyunun pH'ının ve havza yaşam alanının ısıl/enereji transferinin, (iç termodinamiği) döngüsel, dönemsel hareketliliğinin korunması havza yaşam-yağış alanlarımızın korunması anlamına geldiğinin bilincinde olmalıyız artık!..

*Havzada ortak yaşam, havza canlılığının, habitatının korunması, havza sakini insanlar ve diğer canlılar arasında hayatta kalmak için verilen çetin yaşam savaşını, "havza aidiyet bilincini" oluşturur!..

*Havzada ortak yaşam, havza aidiyet bilincini oluşturur!..

*Ceylan ve aslan bir arada yaşar, bir yere gitmez, havzası içinde gezinirler ve de hayatta kalmaya çalışırlar!..

Havza aidiyet bilinci: 

Havzanın diyalektik metafiziği: Havza yaşam-yağış alanında fizik ve metafizik sabitelerin, kısmi zamanda, maddi ve manevi/ruh-enerji boyutunda, havza sakinleri üzerinde oluşturduğu farkında lığımızdır; havza insanı olmanın aidiyeti, hissi, şuuru, bilinci, duygusu, ruhu, gücüdür.

His, şuur, bilinç, duygu, ruh manevi (soyut) kavramlardır; Gücün, bireysel ve toplumsal anlamda, maddi (somut) fizyolojik, biyolojik, “toplumsal/sosyolojik aidiyet şuuru” nun bir karşılığı vardır.

Fizik ve metafizik sabiteler, maddi ve manevi/ruh-enerji boyutunda çekim yasasına tabidir; ısıl/ enerji transferi, yayılımı, aktarımı havzanın termodinamiğini oluşturur!..

Havza termodinamiği de makro ve mikro düzeyde havza aidiyetini, havza aidiyet bilincini oluşturur!..

Sınırları belirli, yarı kapalı “havzaların termodinamiği” kavramı, yenilikçi kavram olup fikr-i yeniliktir!.. Bilimsel gözlem ve deneylerle irdelenmelidir!..

Havzaların termodinamiği, oluşumumuzu sağlayan, ruh-zihin-beden içlemimizi, bütünlüğümüzü oluşturan; maddi ve manevi/ruh-enerji boyutunda; mikro ve makro boyutta tezahür eden; kaynağını güneşten alan süreklilik arz eden, ısıl/enerji transferidir.

Sinirlenmek, asabileşmek (stres olmak ) olumsuz histir; gücümüz üzüldüğünde, meydana gelir; yanlış davranışlarımızın da sebebidir.

Duyumlarımız, duygularımız, duyumlarımız, anlağımızda harmanlanarak, id, ide, idea-larımız ve im-lerimiz üzerinden, algı-larımızı; algılarımız ile düşünce kıpı-larımızı; düşünce kıpılarımız; düşünce-lerimizi, davranış-larımızı;  davranışlarımız, duyum ve duygu-larımızı ardışık ve döngüsel olarak olgulaştırır. Yaşam gerçeklerimiz de bu olgularda saklıdır.

Oluşan yeni duyum ve duygularımız da ruh halimizi; bireysel ve toplumsal davranış kalıplarımızı etkiler. Tüm bu oluşumların doğal ortamı yarı kapalı havza yaşam-yağış alanlarıdır.

Diyalektik ardışık sıralı davranışlarımızla, yeni halkalar oluşturarak; anda, zamanın ve mekânın içinde, uzay-zamanda, aidiyetimizle, idrakimizle yaşarız ki bu hal farkında lığımızdır, algılarımızdır.

Algılarımızla, anlığımızda fikr-i yenilikler tasarlarız; “fikr-i yenilik” ile zamanda, anda ve mekânda; ilm-i yeniliklerle ileriye doğru adım atar, medeniyetler, uygarlıklar oluştururuz.

Soyut olduğu kadar somut değer olarak hayatta kalma, yaşama tutunma, yaratılanların havzasında özgürce yaşama bilinci olduğunun farkına varmalıyız artık!..

“Öz olarak olmasa bile, biçim olarak proletaryanın burjuvaziyle savaşımı ilkin ulusal bir savaşımdır. Her ülkenin proletaryası, kuşkusuz, her şeyden önce kendi burjuvazisiyle hesaplaşmalıdır.”

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:129

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Değişik uluslara sahip havza sakini emekçiler de önce kendi havza burjuvazisi ile hesaplaşmalıdır!..

*Bu hesaplaşmayı “havza aidiyet bilinci” ile yapmalıdır!..

*Havza aidiyet bilinci: En büyük yaşam kaynağımız havzalarımızın, bütünlüğünü bozan, havza aidiyet bilincimizi yok sayan işgal, istila, ilhak, sömürge, soygun, savaş, talan ve tecavüzde sınır tanımadan yok eden “küresel-wahşi-şahsi-kapitalist-komünist-sermaye-sınıfı ve yerli işbirlikçileri“ne karşı mücadele bilinci olduğunun farkına varmalıyız artık diyorum!..

*Küresel wahşiler, havzasal işbirlikçileri sınırsız, süresiz, denetimsiz, wahşi-şahsi hareketleri ile havza yaşam-yağış alanlarımızda; varlığımızı, havza aidiyet bilincimizi, radikal kanser hücreleri gibi bütünüyle yok etmek amacı, gayreti içindedirler!..

*Radikalleşmiş, kanserleşmiş, wahşileşmiş, kalleş “sermaye sınıfı” tüm insanlığı yok etmeden, yeryüzünün tüm havzalarından, havza sakini “emekçiler/işçi sınıfı” tarafından ortalık yerden kaldırılmalıdır artık diyorum!..

Dünya nüfusu: 8 milyarı aştı!..

Küresel wahş-şahsi sermaye ve yerli işbirlikçisi, çanak yalayıcıları, en abartılı rakamla: Bir milyon kişi olarak kabul edersek; bu zavallı küçük adamlar,(!) tüm havza yaşam-yağış alanlarını sürekli olarak, ilelebet, hoyratça kullanabileceklerini mi zannediyorlar acaba!?..

“Demek ki sermaye kişisel değil toplumsal bir güçtür.

Öyleyse sermayeyi ortak mülkiyete, toplumun tüm üyelerinin mülkiyetine dönüştürmekle, kişisel mülkiyet toplumsal mülkiyete dönüştürülmüş olmaz. Değişen, yalnızca mülkiyetin toplumsal karakteridir. Mülkiyet sınıf karakterini yitirir.

Şimdi ücretli emeğe gelelim:

Ücretli emeğin ortalama fiyatı, asgari ücrettir, yani emekçiyi, bir emekçi olarak yaşatmak için zorunlu olan geçim araçları miktarıdır.

Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri-Karl Marks; Friedrich Engels; Sayfa:133

Kuramsal eleştiriye katkı:

*Havzaların Zenginliği, iktisadi değerleri: katma-değer, emek-değer, artı-değeri, otak mülkiyet sayılıp kullanılmaz; iade kuramı ile sahibine iade edilmez ise adi-eşit-ortak paylaşım yapılmış sayılamaz!..

*İade kuramı ile sağlanmayan, mülkiyet paylaşımı, toplumsal mülkiyete dönüştürülemez!..

*Asgari ücret, ortalama emeğin tutarı kadar değildir!..

*Asgari ücret, kölelik ücretidir. Emekçilerin, hayatta kalması ve ertesi gün işe gelmesini sağlayacak kadarı verilir!..

*Kapitalist ve komünist sistem de artı-değer sahibine iade edilmediği için, mülkiyet, sınıf karakterini yitirmiştir!..

*Hakim sınıfların karakterine bürünmüştür!..

*Havza sakini emekçiler, havza yaşam-yağış alanlarında, kapitalist ve komünist sermaye sınıfına karsı; bedensel ve havzasal bütünlüğünü korumak adına!..

*Havzasal beslenme ve havzasal sağlığımızı korumak adına mücadele etmelidir!...

*Bu duruma, doğa müsaade etmeyeceği gibi havza sakini emekçilerde müsaade etmemeli ve günü geldiğinde etkili, tepkiler göstermelidirler!..

*Havza sakini emekçiler, kendi adına, enerji kaynağımız güneşten aldıkları sürekli, tükenmez, sonsuz (!) enerji ile doğal ortamlarını, havza yaşam alanlarını kendi pH’ını ve ısıl enerjisini, iç-termodinamiğini; Havzaların Zenginliğini, iade kuramı ile koruyacağı muhakkaktır!..

*Nasıl ki, vücudumuzda ki tüm hücreler, organel ve organlar, damarlarımızda akan kanın pH değerini 7,35-7,45 Aralığında tutmak ve vücudumuzun ısıl dengesini korumak için gayret ediyor bizi yaşatmaya çabalıyorsa;

*Havza sakini emekçilerde, havza akarsularının ph’ını korumak ve havza ısıl dengesini (iç termodinamiğini) mevsimsel döngüsünü korumak, ardışık doğal gelişimlerin bozulmasına engel olmak adına ceht/cihat ederek çaba gösterecekleri zaman gelmiştir artık!..

*Batı aydınlanması, (!) bilimi suiistimal ederek, “sermaye sınıfı”nın çıkarlarını; idari, siyasi, iktisadi, askeri ve istihbarı anlamda; tüm havza yaşam-yağış alanlarında koruduğu; sermaye sınıfını dünyaya hükümran kıldığı bilinmelidir artık!..

 Şunu demek istiyorum:

Son peygamber gönderildi ve son uyarı yapıldı!..

İnsanlığın, kendi kendini idame edebilmesi, yönetebilmesi; klasik-kuantum fiziğin; materyalist-metafizik sabitelerini değerlendirip; “diyalektik metafizik felsefe” yapması ile mümkündür diyorum!..

İleriye doğru; aklını, bilgisini kullanması; deney ve gözleme dayanarak kendi çabası ile yürümesi gerektiğini bilmem belirtmeme gerek var mı?..

Diyalektik Metafizik Felsefi anlatım:

Tanrısal “Mutlak Emek”  ve O’nun“denetimindeki” “insan emeği” ile ilgili anlatımdır!..

Ruh-zihin-beden içleminde, bütünlüğünde; ürettiğimiz her ürün, mal ve hizmet; iktisadi değer; fizik ve metafizik bütünsel emeğimizin ürünüdür; anahtar kelimemiz de “denetimdir.”

Diyalektik metafizik: Metafizik âlemde, külli/toplam sabit zamanda; fizik âlemde sınırlı süreli, değişken cüzi/kısmi zamanda; oluş, oluşum olguların; denetimli, saklı ve görüngü düzenin bilimsel olgusudur!... (Fenomenolojidir)

Görünür görünmez olgular: Sınırlı, süreli, serbest, oluş, oluşum, olgu/görüngü, değişim, devinim, döngüsel ve ardışık olarak yaratıcısının denetiminde meydana gelirler!..

Küresel wahşi-burjuva ve proleterler, kendi çıkarları doğrultusunda; yapay-ulus-üniter devletler icat ettiler!..

Kendi hukuklarını yazıp, kendi mülkiyet kanunlarını, kendi geçilmez gümrük duvarlarını inşa ettiler!..

Bu wahşi insan güruhu!..

İşgal ettikleri yarı kapalı havza yaşam-yağış alanlarını açık ve kapalı hapishaneye çevirdiler ve yaşamı havza sakini emekçilere zindan ettiler!..

Bu yapay-ulus-üniter-sermaye ve işçi sınıfı devletlerinde; kurdukları sözde sosyal demokrat-sosyalist-Komünist partiler ile yürütme, yargı, askeri ve istihbarı gücü ele geçirip hükümranlıklarını devam ettirdiler!..

Burjuva partileri gibi, komünist partileri de, Havzaların Zenginliğini, Milletlerin Zenginliğini, İktisadi varlıklarını, iktisadi değerlerinin: emek-değer, artı-değer ve katma değerlerinin sahibine iadesini sağlamayı akıllarının ucundan dahi geçirmediler!..

Emperyalist sömürge düzeninin devamı için işçi sınıfına her türlü wahşeti yaşattılar, yaşatmaya da devam ediyorlar!...

2.NOT: Bu bildiri;

T.C.

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI

TELİF HAKLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 

İLİM EDEBİYAT ESERLERİNE İLİŞKİN KAYIT-TESCİL BELGESİ

içerisinde yayımlanmıştır.

Doğrulama Kodu : 7a61a8b3-b08c-4ac3-ad8c-9b4bdaab4883

Kayıt-Tescil No: 2021-5453

Kayıt-Tescil Tarihi:28.09.2021


r.keklikci23@gmail.com

havzaiscidevleti.blogspot.com

@Havza_Devleti